Özet:
Araştırmamız elektif laparoskopik kolesistektomi operasyonu planlanmış ASA I ve II sınıfına dahil 46 kadın 16 erkek hasta üzerinde gerçekleştirildi. Rastgele yöntemle 31er kişilik iki gruba ayrılan hastalarımızın birinci grubuna TİVA tekniği ile propofol + remifentanil, ikinci grubuna ise yine TİVA tekniği ile propofol + alfentanil uygulandı. Propofol indüksiyonda 2 mg/kg bolus ve idamede 5-6 mg/kg/saat infüzyon şeklinde verildi. Remifentanil 1 g/kg bolus dozun ardından entübasyon sonuna kadar 1 g/kg/dk hızda infüzyon başlandı ve sonrasında operasyon sonuna kadar 0.5 g/kg/dk hızında infüzyon şeklinde devam edildi. Alfentanil 8 ?g/kg bolus verildi, entübasyon sonuna kadar 2 g/kg/dk hızda infüzyon başlandı, entübasyon sonrası 1 g/kg/dkya azaltıldı ve operasyon bitiminden 10 dakika önce kesildi. Araştırmamızda yeni geliştirilen kısa etkili opioidlerden remifentanil ve alfentanili TİVA tekniğinde hemodinami, uyanma zamanı, ekstübasyon zamanı, ilk analjezik gereksinim zamanı, yan etki ve komplikasyonlar açısından karşılaştırdık. Her iki grubunda indüksiyonları rahat ve sorunsuzdu. Her gruptan birer hastada kısa süreli kas rijiditesi görülürken, bütün hastalarda entübasyon ilk denemede gerçekleşti. Remifentanil grubunda daha fazla olmakla birlikte her iki grupta da KAH, SKB, OKB ve DKB değerlerinde kontrol değerlerine göre istatistiksel azalma görüldü. Remifentanil grubunda 6 hastada hipotansiyon ile birlikte KAH?da düşme (45-50/dk) görüldü. Sıvı replasmanı, infüzyon hızında azaltma ve bolus atropin verilerek yapılan tedavi yeterli oldu. Alfentanil grubunda ise 3 hastada hipotansiyon görülerek bir hastada infüzyon hızı azaltıldı. Entübasyona ve cerrahi strese yanıtlar alfentanil grubunda remifentanil grubuna göre daha fazla görüldü. Remifentanil grubunda 1 hastada taşikardi gelişti ve hiçbir hastada hipertansiyon gözlenmedi. Alfentanil grubunda ise 6 hastada taşikardi ve 6 hastada hipertansiyon görüldü. 6 hastanın alfentanil infüzyonu % 100 oranında arttırılırken 3 hastaya bolus doz uygulandı. İntraoperatif dönemde remifentanil grubunda kan basıncı ve KAH sonuçlarının daha stabil olduğu görüldü. Postoperatif dönemde ise SKB, OKB ve DKB ortalama değerlerinin remifentanil grubu hastalarda daha yüksek olduğu gözlendi. Postoperatif 30. dakika diyastolik kan basınçları remifentanil grubunda istatistiksel olarak daha yüksek bulundu. Bu durum remifentanilin kısa etkili olması nedeniyle hastaların erkenden ağrı duyması ile ilgili olabilir. Anestezi süresinin bitiminde her iki grubun ekstübasyon ve uyanma süreleri arasında istatistiksel farklılık olmadığı görüldü. Modifiye Aldrete Skoru ile yapılan değerlendirmede infüzyonlar kesildikten 10 ve 15 dakika sonra derlenmenin remifentanil grubunda istatistiksel olarak daha iyi olduğu gözlendi. Alfentanil grubundan 3 hastada naloksan gereksinimi oldu. Postoperatif dönemde remifentanil grubunda 3 hastada bulantı, 3 hastada titreme ve 2 hastada kaşıntı görülürken, alfentanil grubunda ise 3 hastada bulantı, 4 hastada titreme ve 4 hastada kaşıntı görüldü. Sonuç olarak, elektif laparoskopik kolesistektomi geçirecek ASA I ve II sınıfına giren hastalarda propofol ile TİVA tekniğinde remifentanilin alfentanile göre cerrahi uyaranları daha iyi baskıladığı ve derlenme açısından daha üstün olduğu, ancak postoperatif ağrı tedavisinin önceden planlanarak gerekli analjezinin sağlanması gerektiği kanısına vardık.