Özet:
Kötülük problemi neredeyse her insanın dikkatini çeken bir mevzu olması ile meşhurdur. Problem iyi ve her şeye gücü yeten bir Tanrı ile aynı anda kötülüğün mevcut olmasının imkânı üzerine şekillenmiştir. Metafiziksel kötülük, evrenin ve içindekilerinin sınırlılığı ve sonluluğu olarak tanımlanırken; ahlaki kötülük, insanın özgür iradesi ile yaptığı seçimlerini yanlış seçenekten yana kullanması suretiyle ortaya çıkan kötülükleri ifade etmektedir. Fiziksel kötülük ise insan iradesi dışında ortaya çıkan kötülükleri tanımlamaktadır. Varoluşsal, mantıksal ve delilci kötülük olarak ele alınan problem, hem Batı hem de İslam düşüncesinde tartışılması sonucunda geniş bir teodise literatürü ortaya çıkarmıştır. İlahi aşkı ontoloji düşüncesinin temeline oturtan Yûnus Emre, kötülük probleminin türlerine şiirlerinde yer vermiş, aşkı diğer problemlerde olduğu gibi kötülük probleminin çözümü için yegane kaynak kabul etmiştir. Ona göre, evrenin ve içindekilerinin sonlu olması bir kötülük değil, aksine Tanrı'ya ulaşma bağlamında araç olarak asıl iyiliği ifade etmektedir. Ahlaki kötülüğün, özgür iradeli insanın iyi ve kötü arasında yanlış olanı tercih etmesinden ortaya çıktığını kabul eden düşünür, çözüm için ilahi aşk ile Tanrı'ya teslim olmayı gerekli görmüştür. Fiziksel kötülükler ise insanın olgunlaşması için bir basamak işlevi görmektedir ki insanlar, sıkı bir çile yolculuğu sonucunda vahdete erişip iyilikler ile kötülükler arasında bir fark olmadığını anlamış olacaklardır. İlahi aşka ulaşabilen kimse için ağlamak ile gülmek, doğum ile ölüm arasında bir fark olmadığı anlaşılacaktır.