Özet:
Tarih boyunca din, birçok toplumu dolaylı ve doğrudan etkilemiştir. Bu etkileme bazen din merkezli fikirler, görüşler ve pratikleri ile bazen de kurumlarıyla olmuştur. Tüm bu bileşenleri ve faktörleri içinde barındıran Kurtuluş Teolojisi, İkinci Dünya Savaşı sonrası Latin Amerika'da sosyal, ekonomik ve politik değişimlere müdahil olarak eşitlikçi, adaletli ve temel insan haklarının ön planda olduğu bir toplum inşa etme amacı gütmüştür. Tarihi referansları da öz önünde bulundurularak dönemin önemli yaklaşımlarından Marksizm'in tezleri Latin Amerika'nın analiz edilmesi noktasında kullanılmıştır. Bunun yanı sıra Hristiyanlık inancının teolojik yaklaşımlarından farklı olarak sadece teorik ve teolojik fikirler değil aynı zamanda Latin Amerika'nın içinde bulunduğu eşitsizlik, yoksulluk ve adaletsizliklerin değişimi için pratik (değişim için harekete geçme) fikrini ön plana çıkarmıştır. Bu çalışmada öncelikle Kurtuluş Teolojisi'nin teorik ve teolojik anahatlarına, temel amaç ve hedeflere değinilmiştir. Daha sonra Kurtuluş Teolojisi ile Marksizm arasında kurulan bağ temel benzerlikler ve farklılıklar ele alınmıştır. Son olarak ise Kurtuluş Teolojisi yaklaşımının Marksizm'in uygulama alanı olan Nikaragua Sandinist Devrimi analiz edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, "Kurtuluş Teolojisi" ile "Marksizm" arasındaki ilişkiyi inceleyen kapsamlı bir çalışmanın yapılmamış olmasından hareketle, dinin referans alındığı Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi bazı uluslararası toplumlara alternatif olup olmayacağı saptanmaya çalışılmıştır. Bunun sonucunda elde edilen verilere göre –Nikaragua'da devrim öncesi ve sonrası pratikler göz önünde bulundurulduğunda-, özelde Kurtuluş Teolojisi ve Marksizm genelde birbirlerine zıt görülen yaklaşımlar arasında etkileşim olabileceği, mevcut toplum modellerine alternatif olacağı, temel insan haklarının gözetildiği, eşitlikçi ve adaletli bir toplum inşa edilebileceği sonucuna varılmıştır.