Abstract:
Akdeniz havzasına ve kıta Avrupa'sına yayılan Yahudiler, yaşadıkları coğrafyada oluşturdukları dinsel inanışlar, gelenekler, kültürel pratikler ve âdetler bakımından temelde iki ana gruba ayrılır. Birinci grupta Aşkenaz Yahudileri yer alır ki bu grup özellikle Doğu Avrupa ve Rusya'da yaşamış olan Yahudileri niteler. İkinci grupta yer alan Sefarad Yahudileri ise, Sefarad sözcüğünün İbrani dilinde "İspanya" anlamına gelmesinden de anlaşılacağı gibi, İspanya kökenli Yahudileri nitelemektedir ki bu toplum 1492 yılında İspanya'dan kaçarak Osmanlı devletine sığınan Yahudilerin oluşturduğu grubu kapsamaktadır. Sefarad Yahudileri Akdeniz'in batısından doğusuna yapılan göç ile daha sonra Ladino olarak adlandırılacak olan İberya'da oluşmuş olan dillerini ve kültürlerini de beraberlerinde Osmanlı topraklarına getirmişlerdir. Ladino edebiyatının sözlü geleneğinde önemli bir yere sahip olan mizahi figür şüphesiz Djoha'dır. Nasreddin Hoca ile aynı coğrafyada anlatılmış ve aktarılmış olan Djoha hikâyeleri, Nasreddin Hoca'ya ve Nasreddin Hoca'nın içinde bulunduğu Türk İslam kültürüne ait birçok unsuru barındırır. Bu çalışmada, Pertev Naili Boratav'ın derlemelerinden oluşan Nasreddin Hoca ile Matilda Koen-Sarano'nun derlediği Djoha Ke Dize? başlıklı eseri her iki metinde beliren ortak unsurların gün yüzüne çıkarılması için mukayeseli bir şekilde incelenmiştir. Mukayese sonucunda elde edilen bulgular paylaşılarak Djoha hikâyelerinde Nasreddin Hoca'nın bir Ladino kültürü unsuru olarak dönüşümü gözler önüne serilmektedir.