Abstract:
17. yüzyıl, Osmanlı Devleti için siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan sarsıntıların oluşmaya başladığı bir dönemdir. Bu yüzyılda padişahların sayısındaki artış ve buna paralel olarak tahtta kalma sürelerindeki azalmayla birlikte merkezi otorite bozulmuştur. Savaşların daha uzun sürmesi ve çoğunun başarısızlıkla sonuçlanması, ekonominin bozulmasına neden olmuştur. Osmanlı Devleti içindeki bu olumsuzluklara rağmen Türk divan şiiri ilerlemesini sürdürmüştür. Daha önce örnek aldığı İran şiiri bir gaye olmaktan çıkmış, Türk şiiri milli bir hüviyet kazanmıştır. Divan şiirinde, Klasik üslup, Sebk-i Hindî ve Hikemî üslûbun etkisiyle yenilikler olmuş, şiirin konusu genişlemiştir. Kelîm-i Eyyûb, 17. yüzyılda İstanbul'da yaşamıştır. Osmanlı Devleti'nde Solaklar zümresine mensup bir asker olarak görev yapmış ve buradan emekli olmuştur. Dönemin tezkirelerinde, hayatı ve sanatı hakkında çok az bilgi verilmiştir. Dönemin tezkirecilerinden Güfti, Teşrîfâtü'ş-Şu'arâ adlı tezkiresinde, şairliğini mizahi bir dille eleştirirken; Safâyî, Nuhbetü'l-Âsâr Min Fevâ'idi'l-Eş'âr adlı tezkiresinde onu övmüştür. Şiirlerinde genellikle aşk konusu ön plandadır. Din ve tasavvuf konusu yok denecek kadar azdır. Gazellerinin makta beyitlerinde kendisini aşırı şekilde övmüş ve İran Edebiyatında Üstâd sayılan şairlerle kıyaslamıştır. Kelîm-i Eyyûb'ün şiirlerini bir araya getirdiği Divanı dışında herhangi bir eserine rastlanmamıştır. Çalışmamız üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, Kelîm-i Eyyûb'ün hayatı, edebî kişiliği ve eserleri, dönemin kaynaklarından ve yazdığı divanından yola çıkılarak oluşturulmuştur. İkinci bölüm, divanının şekil özellikleri ve incelenmesinden oluşmaktadır. Üçüncü bölümde ise çalışmamızda kullanılan nüshaların tanıtılması ve nüshaların karşılaştırılmasıyla oluşan tenkitli metnin sunuşu yer almaktadır.