Abstract:
İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren önemli bir mesele olarak görülen eğitim, günümüze kadarki tarihsel seyrinde sistematik bir hüviyete ulaşana kadar farklı varyasyonlar çerçevesinde gelişimini devam ettirmiştir. Yazının icad edilmesi ile başlayan mezkûr süreç, eğitimin bir sistem ve disiplin olarak irdelenmesi şeklinde devam etmiştir. Eğitimin bir felsefî gelenek olarak temelleri Antik Yunan-Hellenistik döneme kadar götürülebilir. Zaman içinde eğitim faaliyetleri hem içerik hem de kurum anlamında ilerleme göstermiş, İslâm dinînin ortaya çıkışıyla da eğitim Müslümanlar nezdinde ayrıca bir ilgi alanına kavuşmuştur. Bu bağlamda İslâm düşünürlerinin de üzerinde durmuş olduğu eğitim meselesi, eğitimin felsefe ile olan ilişkisi noktasında incelenmiş ve eğitimin gerekliliği ve metotları üzerine önemli görüşlere yer verilmiştir. 19. Yüzyıl ile başlayan ve birçok disiplinin felsefî gelenekten ayrılarak birer disiplin haline gelmeleri ile eğitim de bu dönüşümden etkilenmiştir. Modernleşme ile eğitim felsefesi özerk bir konumda değerlendirilmiş ve bu alanda akademik çalışmalara yer verilmiştir. Malay-İslâm kültür geleneğinin önemli bir düşünür olan Nakib el-Attas, eğitimsel bir reformun gerekliliği hususunda önemli adımlar atmış ve İslâmî literatüre bağlı bir dönüşümün gereklerini, yöntem ve çözüm arayışlarını dile getirmiştir. Özellikle Attas, Batı eğitim sisteminin ideolojisini yansıtan kavramların, İslâm eğitim sistemi muhtevasından arındırılıp, İslâmî bir eğitim modeli oluşturulması gerekliliğini vurgulamıştır. Bu kapsamda İslâmîleştirme adını verdiği süreç dahilinde ilk olarak dilin daha sonra da bilginin İslâmîleşmesi ile yeni bir eğitim sistemi oluşturmaya çalışmıştır. Sözünü ettiği İslâmîleştirme projesi neticesinde Müslüman bireylerin İslâmî literatüre uygun bir eğitim modelinde çalışmalara yer verilmesini savunan Attas, bu geleneğin sürdürülmesi dahilinde İslâm toplumlarında yer alan bunalımların ortadan kalkabileceğini savunmuştur.