Özet:
Bu araştırmanın amacı, Schopenhauer felsefesinde mutluluk kavramını incelemektir. Mutluluk kavramı, filozofların hayatın amacı olarak gördüğü en temel mevzulardan birisi olarak öne çıkmaktadır. Nitekim birçok düşünür, insanın nasıl daha mutlu bir hayat sürebileceğinin yollarını irdelemiştir. Çünkü mutlu olmak insanı hayata ve yaşama bağladığından bir noktada hayat amacı olarak da öne çıkmaktadır. Schopenhauer düşüncesinde ise varlığın ele alınmasında ve hayata bakışta kötümserlik hâkimdir. Çünkü ona göre, 'insan dünyaya mutlu olmak için gelmiştir' ilkesinin baştan yanlış olduğu kabul edilmelidir. Bu bağlamda dünya iyi değil tam tersini kötü bir yerdir. Acı ve sefalet dünyanın özünde yer alan temel ilke olarak öne çıkmaktadır. Çünkü istenç insanda isteme olarak karşılık bulur, insan sürekli bencilce ister ve istemesinin de esiri olur. Doyumsuz olan bu isteklerin karşılanması ise tamamıyla mümkün değildir. Bununla birlikte her istek bencillikle uygulandığında ise diğer insanların zarar görmesi kaçınılmaz olmaktadır. Şu durumda Schopenhauer felsefesinde mutluluk için öncelikle diğer insanlarla duygudaşlık etmek gerekmektedir. Bu duygudaşlıkla birlikte insan diğer insanlara merhametli davranmalıdır. Schopenhauer düşüncesinde insanın, isteme dürtüsünün önüne geçmeye çalışması neticesinde, dünyanın özünde yer alan acıdan mutlak anlamda kaçması mümkün değildir. Mutlu olmak için yapılması gereken, dingin ve sakin kalmak, başkalarına yardımcı olmaktır. Mutluluk, mutlak anlamda mümkün değildir ama insan yine de acıdan kaçmalıdır. Mutluluk kısa süren anlardan ibarettir. Bu anların yakalanması ile birlikte diğer insanlara yardımcı olmak da mutluluk için son derece önemli bir ilke olarak öne çıkmaktadır. Düşünce tarihinde önemli bir problem olan mutluluk kavramı, Schopenhauer felsefesinde analiz edilmiş ve bu kavrama negatif bir mana yüklenmiştir. Onun mutluluk kavramını neden olumsuz değerlendirdiğinin temelinde ise insanın yapıp etmelerine olan etkisi yatmaktadır.