Özet:
Çocukluk kavramı yetişkin dünyasından 17. yüzyıl sonrasında ayrılabilmiştir. Çocuk, 18. yüzyıl ve 19. yüzyılda yaşanan endüstriyel gelişmeyle çalışma yaşamının zor şartlarına dahil olmuş ve sosyal politika kapsamında ilk olarak çalışma şartlarına yönelik olarak yer almıştır. Çalışmada çocuğu toplumcu gerçekçi bir bakışla ele alan Orhan Kemal ve Yaşar Kemal'in romanları; çocuk ve çalışma yaşamı ile çocuk ve suça yöneltme konularında eserlerin yazıldığı döneme ve eserin kendi olay örgüsünde kapsadığı döneme ilişkin bulgular elde etmeye yönelik olarak hermeneutik araştırma yöntemi temelinde incelenmiştir. Aynı dönemlerde Türkiye'de çocukların çalışma yaşamına ve suça yöneltilmelerine yönelik olarak uygulanan kanun ve düzenlemeler ile romanların incelenmesi sonucu elde edilen bulguların karşılaştırması yapılmıştır. Karşılaştırmanın çocuğun çalışma yaşamına yönelik olan kısmında İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin, üretimde makineleşmenin çocuğun çalışma yaşamına dahil olması üzerinde etkisi ortaya konmuş ve kanunların kapsamına çalışan tüm çocukların dahil olmadığı belirlenmiştir. İnceleme toplamda altı adet roman üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çocuğa eserlerde olay örgüsü içerisindeki konumu açısından bakıldığında romanların ikisinde çocuk ön planda değilken, dört romanda ön planda yer almaktadır. İncelenen romanlarda çocuk bazen aşağılanma, yoksulluk ve toplumda değişen değerler sonucu yaşam mücadelesi karşısında pes ederken bazen de çevre baskısı karşısında pes etmektedir. Çocuk yetişkin dünyasının içinde bulunmakta ve yetişkinlerinkine benzer hayaller kurmaktadır. Romanlardan elde edilen bulgular ışığında çocuğun çalışma yaşamına dahil olmasının nedenleri ile çocuğu suça yönelten nedenlerin benzer olduğu belirlenmiştir. Toplumun gerçekleri ve romanlara yansıyan gerçeklik arasında yapılan karşılaştırmadan elde edilen sonuçlar, gerçekleştirilecek çalışmalarda edebiyatın kaynak olarak seçilmesinin önemini göstermektedir.