Abstract:
Dünya nüfusunun yüzde 10'u engelli olarak tanımlanan bireylerden oluştuğu düşünülmektedir. Engelli nüfusunun olduğundan az gözükmesinin sebebi sağlıklı olarak nitelenen grubun engellileri ötekileştirmesi ve sosyal hayata katılmasının önüne koyulan engellerdir. Tasarımcılar herkesin kullanabileceği mekanlar tasarladığı sürece bu bireylerin önündeki engeller kalkacak ve toplumdaki yerlerini alacaklardır. Ülkelerin gelişmesinin ve nitelikli bir toplum inşa etmenin yolu bireylerin eğitiminin sonucudur. Eğitim hakkı her bireye eşit bir şekilde verilmiş bir haktır. Dolayısıyla engelli bireylerin de eğitim alması için gerekli altyapıyı oluşturmak bir gerekliliktir. Engelli bireylerin ihtiyaçlarına göre inşa edilmeyen veya yeniden işlevlendirme sonucu eğitim yapısına dönüştürülmüş çağ dışı mekanlarda eğitim verilmesi bu bireyleri ayırmak ve eğitim almalarını güçleştirmektir. Engellilere yönelik eğitim yapıları tasarlanırken engellilerin özellikleri, gereksinimleri göz önünde bulundurulmalıdır. Engellilerin mevcut eğitim yapılarında karşılaştığı zorluklar saptanmalıdır. Engel türüne göre de ihtiyaçlar ve tasarım prensipleri değişir. Bu çalışma kapsamında engelli kavramı ve down sendromu, eğitim kavramı ve eğitim mekanları, yapı biyolojisi kavramları literatürden araştırılmıştır. Daha sonra, eğitim mekanlarının down sendromlu bireyler için yapı biyolojisi açısından kriterleri oluşturulmuştur. Bu kriterler literatürdeki down sendromlu bireylerin özelliklerinin ve ihtiyaçlarının mekâna yansıması sonucu ortaya konmuştur. Alan araştırmasında bu kriterlere göre eğitim yapıları yerinde incelenerek kriterleri karşılayıp karşılamadığı tespit edilmiştir. Alan araştırması için Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı birçok özel eğitim okulları yerinde incelenmiştir. Bu okulların içerisinden Gülseren Özdemir Özel Eğitim Uygulama Okulu (Okul 1) ve Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı Metin Sabancı Özel Eğitim Okulları (Okul 2) seçilmiştir. Bu iki okulun seçilmesinin sebebi diğer kurumlara göre fiziksel altyapılarının nitelikli olmasıdır. Çalışmanın amacı psikolojik ve fizyolojik ihtiyaçlara göre eğitim mekânlarının yapılandırılması ve bu mekanların down sendromlu bireylerin sağlığıyla olan ilişkisini araştırmaktır. Sonuç olarak tasarım tercihlerinde insan sağlığının göz önünde bulundurulması konusundaki tutumların artması gerektiği ortaya çıkmıştır. Mekân tasarımının asıl amacı kullanıcısına konforlu ve sağlıklı ortamlar sağlamak olmalıdır. Literatür taramasında, yaşanan mekanların kullanıcının hayat kalitesine ve başarısına doğrudan etki ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Boyutsal anlamda evrensel tasarım bir zorunluluk haline gelmiştir. Biçimsel olarak bakıldığında esnek, güvenli, dikkat dağıtmayan, birden fazla duyuya hitap edebilen mekan ve donatılar down sendromlu bireyler için önerilmektedir. Doğal aydınlatmadan en yüksek seviyede yararlanmak gerekliyken yapay aydınlatmaların renk ve şiddet ayarının yapılabilir olması tercih edilmelidir. Mekan genelinde rengin görsel bir ipucu olarak kullanılmasının beraberinde kontrast renklerin uyarıcı niteliğinde kullanılması neticesine varılmıştır. Down sendromlu bireyler sağlıklı bireylerden daha hassas olduklarından termal ve akustik konfor konularında daha fazla etkilenmektedirler. Akustik konforu sağlama noktasında yapı inşa sürecinde birtakım yalıtım malzemelerine ek olarak mekanın yüzey malzemelerinde ses emici ve gürültüyü obsorbe edici özelliklerin bulunması önerilmektedir.