Abstract:
Sanayileşmek bir ülkenin ekonomik gelişimini artırabilmek için elzem bir unsurdur. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde sanayileşme için yeterli bilgi birikimi ve sermayenin bulunmadığı durumlarda bankalar yoluyla kredilendirme yapılarak gerekli sermaye sağlanır. Özel kesimde sanayileşmenin daha zor olduğu durumlarda devlet izleyeceği ekonomi politikaları doğrultusunda piyasada aktif rol oynar. Devlet bankalar kurarak planlı bir şekilde sanayileşmeyi hedefler. Bu çalışmada kamu bankalarının ekonomi üzerinde etkileri anlatılmaya çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan önce Osmanlı Devleti'nin sanayi devrimini yakalayamaması ve yabancıların elinde bir bankacılık sektörü olması ile harap bir ekonomisi vardı. Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte tam bağımsızlık görüşü ile ekonomik yönden bir an önce kalkınmak gerektiği ve kalkınmanın bankalar yoluyla olması gerektiği görüşü hakimdi. Ancak beklenen başarının 1929 yılı itibariyle gerçekleşmemesi sonucunda hükümet yetkilileri farklı ekonomik yaklaşımlara yönelerek devletçiliği benimsemişlerdir. Devletçilik döneminde kamu bankaları kurularak ve sanayi planları doğrultusunda hareket edilerek fabrikalar kurulmuştur. İthal ikameci yaklaşım benimsenerek ülke içinde üretimin artması, yerli malları kullanımı gibi teşvikler yapılmıştır. Bu çalışma 1930-1938 döneminde kurulan kamu bankalarının Türkiye'nin sanayileşmesi ve ekonomik gelişimine katkılarını kapsamaktadır. Çalışmamızda 1923-1929 dönemi de kısaca bahsedilerek iki dönem arasında gerçekleşen ekonomik gelişim gösterilmeye çalışılmıştır. Ayrıca dönemde faaliyet gösteren ve önemli katkılar sağlayan bazı bankalardan da bahsedilmiştir. Çalışma içerisinde yararlanılan kitap ve makaleler dışında, dönemin önde gelen gazeteleri, dergileri, döneme ait rapor ve kongre bildirilerine ulaşılmaya çalışılmıştır. Dönemde kurulan kamu bankalarının kurduğu fabrikalar ile üretim ve tüketimin artırıldığı gibi istihdamın artmasına ve kişi başına gelirinde kısmen artmasına katkı sağladığı anlaşılmaktadır. Yapılan planlı ve stratejik ekonomik yönelimler ile hedeflenen Türk parasının değerini koruma, dış ticaret dengesini sağlama, halkı tasarrufa yönlendirerek banka mudi sayılarının artırma ve temel ürünlerin iç tüketimini karşılama gibi hükümet yetkililerinin temel hedeflerinin gerçekleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.