Özet:
Depresyon günümüzde yaygın olarak görünen ve kronik hastalıklarla eş zamanlı kendini gösteren duygu durum bozukluğudur. Kanser teşhisi konulan hastalarda depresyon yaygın olarak görülmektedir. Depresyon tedavisinin ihmal edilmesi durumunda kanser tedavisinde de başarı düşmektedir. Depresyon kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla gözükmektedir. Kadınlarda meme kanseri en yaygın görülen kanser çeşididir. Bu anlamda meme kanseri olan kadınlarda depresyon tedavisi, kanser tedavisindeki başarı için oldukça önemlidir. Onkoloji birimlerinde kemoterapi gören kanser hastaları, eş zamanlı olarak antidepresan da kullanmaktadır. İlaçların aynı detoksifikasyon mekanizmasına sahip olmaları durumunda ilaç etkileşimleri muhtemeldir. Bu nedenle kombine kullanılan ilaçların doğru belirlenmesi oldukça önemlidir. Sertralin ve kapasitabin kombinasyonunun, insan meme kanseri hücrelerindeki (MCF7 ve MDAMB-231) in vitro sitotoksik etkilerinin incelendiği literatürdeki ilk çalışmadır. 1000- 1.95 ng/mL dozlarda aralığında uygulanan kapasitabin tek başına MCF7 hücrelerinde uygulandığında; 6,12 ve 24 saatlik inkübasyon süreleri sonunda sitotoksik etki göstermezken, 48 saatlik inkübasyon süresi sonunda 125 ve 62.5 ng/mL dozlarda sitotoksik etki göstermektedir. Aynı dozlarda MCF7 hücrelerinde uygulanan sertralin ise, 24 saatlik inkübasyon süresi sonunda 62.5 ng/mL dışındaki hiçbir dozda ve inkübasyon süresinde sitotoksik etki göstermemektedir. Kapasitabin MDAMB-231 hücrelerinde hiçbir dozda sitotoksik etki göstermemekte fakat antiproliferatif etki göstermektedir. Sertralin ise; 6 saatlik inkübasyon süresi sonunda 31.25 ve 3.9 ng/mL, 24 saatllik inkübasyonda ise 125 ng/mL dışındaki tüm dozlarda sitotoksik etki göstermektedir. Ayrıca sertralin MDAMB-231 hücrelerinde tüm dozlarda ve inkübasyon sürelerinde antiproliferatif etki göstermektedir. Sertralin/kapastabin kombinasyonu, MDAMB-231 ve MCF7 hücrelerinde hücre canlılığını sırasıyla; %35.802 ve 23.043'e düşürmektedir. Sertralin/kapasitabin kombinasyonu ilaçların tek kullanımına kıyasla hücre canlılığını daha fazla azaltmaktadır. Elde edilen veriler sonucu; MDAMB-231 ve MCF7 hücrelerinde kaspaz-3,-8,-9 ve DNA fragmentasyon miktarında istatistiksel olarak anlamlı bir değişiklik görülmemektedir. Tez kapsamında olmamasına rağmen Mtor proteininin miktarına bakılmış olup, ilaçların tek ve kombine olarak kullanımlarında, hem hücre ekstraktı hem de süpernetantında mtor miktarının baskılandığı belirlenmiştir. mTOR miktarı hücre süpernatantında, hücre ekstraktına kıyasla daha fazla baskılanmaktadır. MDAMB-231 hücrelerinde hücre ekstraktındaki mTOR miktarı; kapasitabinin 100 ng/mL konsantrasyonunda 0.717, sertralinin 50 ng/mL konsantrasyonunda 0.757 ve kombinasyonlarında ise 0.525 kat baskılanmıştır. MDAMB-231 hücrelerinde hücre süpernetantındaki mTOR miktarı ise; kapasitabinin 100 ng/ml konsantrasyonunda 0.533, sertralinin 50 ng/mL konsantrasyonunda 0.664 ve kombinasyonlarında ise 0.59 kat baskılanmıştır. MCF7 hücrelerinde hücre ekstraktındaki mTOR miktarı; kapasitabinin 10 ng/ml konsantrasyonunda 0.045, sertralinin 50 ng/mL konsantrasyonunda 0.11 ve kombinasyonlarında ise 0.0612 kat baskılanmıştır. Son olarak, MCF7 hücrelerinde hücre süpernetantındaki mTOR miktarı; kapasitabinin 10 ng/mL konsantrasyonunda 0.8, sertralinin 50 ng/ml konsantrasyonunda 0.725 ve kombinasyonlarında ise 0.775 kat baskılanmıştır. Tüm sonuçlar değerlendirildiğinde; kanser hücrelerinde kaspaz-3,-8-9 ve DNA fragmentasyonunda değişiklik olmaması ve her iki hücre hattında da meydana gelen mTOR miktarındaki baskılanma, ölüm mekanizmasının otofaji olabileceğini düşündürmektedir.