Abstract:
Gelişmiş Batı ülkeleri kentleşme sürecini 150 yıllık bir zaman diliminde tamamlarken, azgelişmiş ülkeler kentleşme sürecini II. Dünya Savaşı sonrasındaki birkaç on yıla sığdırmıştır. Azgelişmiş bir ülke olarak Türkiye'de de kırsal alanlardan kentlere göç 1950'lerden sonra başlamış ve günümüze kadar hızlı bir şekilde devam etmiştir. Türkiye'nin birkaç on yılda yaşanan kentleşme sürecinin ilk dönemlerini çok büyük sorunlar yaşamadan atlatmasının temel nedeni kentlerde var olan enformel ilişkilerdir. Bu ilişkiler sayesinde kente göç eden kişi kısa bir süre içinde kentte oturacak bir ev ve çalışacak bir iş bulabiliyordu. Bu da göç eden kişinin kente daha kolay adapte olmasını sağlıyordu. 1980'lerden sonra ise kentlerde tanıdık ve akrabalarla oluşan enformel ilişkiler girilen yeni dönemle beraber ?tüm Dünya'da ve Türkiye'de 1970'lerde girilen ekonomik krizin ardından liberal ekonomik politikaların uygulanmaya başlaması ve sosyal devletin tasfiyesi- çok büyük değişimlere uğramıştır. Artık bugünün kentlerinde akraba-hemşehri-tanıdık ilişkileri, kente göç eden kitleler için çoğunlukla sadece hayatta kalabilmenin imkanını yaratmaktadır.Ekonomik ve sosyal politikaların değişmesiyle kentlerde değişime uğramıştır. Kentlerdeki bu değişimin etkilediği en dezavantajlı kesim ise, kentte tutunmak için marjinal yeni iş kolları arayan ve kentteki tüm korunaklı ilişkilerden uzak olan yeni kent yoksullarıdır. ?Sokak toplayıcılığı? da, yeni kent yoksullarının kentte hayatta kalabilmek için buldukları yeni geçim stratejilerinden biridir.