Abstract:
Sanayileşme ve teknolojik gelişmeyle birlikte çevre kirliliğinin hızlı artışı hava, su ve toprak üzerinde geri dönülmesi zor tahribatlara yol açmıştır. Negatif bir dışsallık olarak çevre kirliliğinin maliyetleri çevre vergileri yoluyla içselleştirilmesi çevrenin korunması ve toplumsal yarar açısından önemlidir. Özellikle karbon vergilerinin küresel ısınmayı düşürme potansiyeli, küresel düzeyde çevre vergilerine olan ilgiyi gün geçtikçe arttırmaktadır. Çevre vergilerine yönelik gelişen bu ilgi, çevre vergilerinin yarattığı ikincil fayda potansiyellerinin de incelenmesini sağlamıştır. Bu bağlamda çevre vergisi ile birlikte hem çevre kalitesinin artırılması hem de vergi gelirleriyle saptırıcı vergilerin azaltılması çifte yarar hipotezi çerçevesinde tartışılmaktadır.Çifte yarar hipotezi, vergi sistemi içerisinde var olan saptırıcı vergilerin, çevre vergilerinden elde edilecek gelirler yoluyla azaltılması, böylece refah ve istihdam artışı sağlanmasını ileri sürmektedir. Hipotez çerçevesine yapılan teorik çalışmalar, belirli varsayımlar altında çevre kalitesinin, refah artışının ve istihdam artışının birlikte gerçekleşeceğini, böylece çifte yararın ortaya çıkacağını göstermiştir. Fakat, bu etkinlik artışını sağlayan koşullar, vergi adaleti ve gelir dağılımını üzerinde ise önemli bozulmalar yaratabilmektedir.