Özet:
Süperoksit anyonunun hipertansiyonun gelişiminde önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Anjiyotensin II (Ang II), hipertansiyon, aterosikleroz ve diyabette görülen vasküler hasarın karakteristik özellikleri olan değişen vasküler tonüs, endoteliyal disfonksiyonu, yapısal yeniden yapılanma ve vasküler inflamasyonun oluşmasına katılır. Ang II uyarımı, G protein bağımlı membran reseptörleri olan Ang II reseptörü 1 (AT1R) ve Ang II reseptörü 2 (AT2R) üzerinden gerçekleşir. Ang II reseptörü 1 (AT1R)'in fizyolojik rolü AT2R'ne göre daha önemlidir. Vasküler hücrelerde en iyi tanımlanan sistem, hipertansiyonun düzenleyicisi gibi düşünülen, Ang II-uyarımlı NAD(P)H oksidaz ilişkili süperoksit anyonu oluşumudurBu çalışmamızda, vasküler düz kas hücreleri (VDKH) spontan hipertansif (SHR) ve normotansif wistar kyoto (WKY) ratların torasik aortalarından elde edilmiştir. Vasküler düz kas hücreleri, AT1R-ilişkili NAD(P)H oksidaz aktivasyonu üzerinden Src fosforilasyonu ve süperoksit anyonu oluşumunun belirlenmesi için Ang II ile uyarıldı ve/veya Losartan (AT1 reseptör blokörü), difenil iodonium (DPI; NAD(P)H oksidaz inhibitörü), PP1 (Src inhibitörü) ve GF109203X (PKC inhibitörü) ile inkübe edildi. Src fosforilasyunu western blot metoduyla, süperoksit anyonu oluşumu sitokrom C redüksiyon yöntemi ile ölçüldü.Src fosforilasyonu, Ang II uyarımı sonrasında hem SHR hem de WKY gruplarında kontrole göre artış gösterdi. Diğer taraftan, DPI dışındaki bütün inhibitör uygulamaları Src fosforilasyonunu her iki grupta da azalttı. Ang II-uyarımlı hücrelerde, her iki grupta da, süperoksit anyonu oluşumunda artış olduğu belirlendi. Ancak süperoksit anyonu oluşumunun SHR grubunda, WKY grubuna göre anlamlı derecede yüksek olduğu gözlemlendi. Ang II uyarımına rağmen, tüm inhibitor uygulamalarında her iki grupta da oluşan süperoksit anyonu miktarlarında azalma tespit edildiSonuçlarımıza göre, Src ve PKC fosforilasyonunun NAD(P)H oksidaz aktivasyonundan önce meydana geldiğini söyleyebiliriz. Ang II uyarımlı NAD(P)H oksidaz aktivasyonunun Src üzerinden gerçekleştiği çalışmamızda gösterilmiştir ve bu mekanizma antihipertansif ilaçların geliştirilmesinde önemli olabilir.