Abstract:
Günümüzde aile ve evlilik kurumunun değişen yapısı ve işlevleri bireylerin evlilik ve boşanmaya yükledikleri anlamı da değiştirmiş evlenme oranları düşerken boşanma oranlarında önemli artışlar gözlenmiştir. Toplumun devamlılığı açısından temel bir kurum olan aileye, tehdit oluşturan boşanma olgusunun bilimsel olarak araştırılması bu nedenle önem taşımaktadır. Boşanma süreci, toplumsal cinsiyet bağlamında kadınlar ve erkekler tarafından farklı şekillerde deneyimlenmektedir. Akademik araştırmalar incelendiğinde ağırlıklı olarak çalışmaların kadınların ve çocukların boşanma süreçlerine odaklandıkları gözlenmektedir. Bu çalışmada sosyal olarak inşa edilen erkeklik ve erkekliğe ilişkin değer ve normlar çerçevesinde erkeklerin boşanma sürecini nasıl deneyimlediklerinin araştırılması amaçlanmaktadır. Saha çalışması, Türkiye'de boşanma oranının yüksek olduğu illerden birisi olan Antalya'da gerçekleştirilmiştir. Nitel araştırma deseninin benimsendiği çalışmada, boşanmak amacıyla Antalya'da aile mahkemesine başvuran kırk erkekle derinlemesine görüşme gerçekleştirilerek elde edilen verilerin içerik analizi yapılmıştır. Boşanma davası devam eden erkeklerin boşanma sürecinde karşılaştıkları sorunlar, bu sorunların nedenleri ve sorunlarla başa çıkma stratejilerinin araştırıldığı çalışmada erkeklerin boşanma deneyimlerinin toplumsal cinsiyet bağlamında erkeklik değerleriyle ilişkisi anlaşılmaya çalışılmıştır. Araştırma sonucunda boşanma sürecinin sosyal, psikolojik, ekonomik ve hukuksal pek çok açıdan kadınlar gibi erkekleri de etkilediği görülmekle beraber boşanma deneyiminin erkeklik değerleri çerçevesinde şekillendiği anlaşılmıştır. Boşanma sürecindeki erkekler en önemli boşanma nedenleri olarak, eşten beklenilenin karşılanmaması, karşılıklı ilgi ve sevginin gösterilmemesi olduğunu ifade ederken, burada göze çarpan hususun eşler arası beklentilerin kadınlık ve erkeklik rolleriyle şekillendiğidir. Boşanmakta olan erkeklerin büyük çoğunluğu boşanıyor olmaktan büyük üzüntü duyduklarını, yalnızlık, çaresizlik, umutsuzluk hissettiklerini belirtmekle beraber, kadınlar gibi toplumun olumsuz ve önyargılı tutumlarına maruz kaldıklarını ifade etmiş ancak bu durumun kadın deneyimlerinden farklı olduğu bulgularına ulaşılmıştır.