Özet:
İş yaşamında kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığı; kadınların cinsiyetlerinden dolayı çalışma yaşamında dışlanması, bunun sonucunda işyerindeki koşullar ve diğer çalışanların tutumlarının kimi zaman mobbing şeklinde kendini göstermesidir. Cinsiyetçilik, geleneksel olarak kadından beklenen rollerin ideoloji olarak kabul edilmesi ve cinsiyetlerin ön yargılar çerçeve¬sinde tanımlanmasıyla kadını dar bir alanda çerçevelemektedir. Bu nedenle cinsiyet ayrımcılığını bir çeşit "yeni ırkçılık" olarak ifade etmek mümkündür. İş yaşamının kronik sorunlarından biri olan, en alttan en üste kadar tüm görev statülerinde kadınların yaşadığı önemli zorluklardan biri olan mobbing, genellikle hizmet sektörleri başta olmak üzere her işyerinde görülebilmektedir. Kadına yönelik mobbing "emek uygarlığında" kadınların "korumasız yapılar" içerisinde kalmasında neden olmaktadır. Ancak asıl sorun iş yaşamında yerini almaya ve pekiştirmeye devam eden kadının mobbing ile yetersizliğe mecbur edilmesi ve ikincil statüde görülmesidir. Kadınların cinsiyet temelli ayrımcılık ve mobbing nedeniyle yaşadıkları zorlukların aşılabilmesi için mücadele yöntemi olarak öncelikle işletmeler ve sivil toplum kurumlarının girişimleriyle farkındalığın geliştirilmesi veyasal alanda daha etkili mücadele araçlarının devreye alınması gerektiği düşünülmektedir. Bu çalışmada Antalya ilinde faaliyet gösteren yerel yazılı basında görev yapan kadınların mobbinge ve cinsiyetçi ayrımcılığa maruz kalma durumu araştırılmıştır. Bu kapsamda altı kadın ve altı erkek gazeteci ile yarı yapılandırılmış görüşme soruları üzerinden derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Araştırma sonucunda kadın gazetecilerin, kadına yönelik mobbinge ve cinsiyetçi ayrımcılığa maruz kaldıkları tespit edilmiş ve bu durumla bireysel olarak mücadele etmeye çalıştıkları görülmüştür.