Özet:
Türk Dünyası edebiyatının önemli temsilcilerinden olan Cengiz Dağcı, şiir, roman, hikâye, hâtırat, günlük gibi türlerde eserler vermiş Kırım Türkü bir yazardır. Dağcı, İkinci Dünya Savaşı yıllarında esir düşmesinin ardından vatanından ayrılmak zorunda kalmış, söz konusu vatandan kopuş, yazarın bundan sonraki dönemde kaleme aldığı neredeyse bütün eserlerinde, kaybettiği memleketini en güzel şekilde dile getirmesine vesile olmuş, yazar adetâ kaybettiği memleketini yeniden var edebilme mücadelesi vermiştir. Aynı şekilde, yazarın bir başka hassasiyeti, milletinin şahit olduğu trajedileri gözler önüne sermektir. Dağcı, bu arzusunu gerçekleştirebilmek için sanatın gücünden yararlanmış, bu vesile ile eserlerinde, mekânı dekor olarak kullanmamış, amaç hâline getirmiştir.Yazar, memleketinin kaybedilmiş mekânlarını anlatmayı kendine bir görev bilmiştir. Tezimizin çıkış noktasını da yazarın eserlerindeki mekânı önceleyen bu tavır oluşturmuştur. Bu doğrultuda yazarın eserleri taranmış, karşılaşılan mekânlar, edebî eserlerdeki kullanım sıklığına bağlı olarak tasnif edilmiş ve bu noktadan hareketle eserlerde mekânın hangi anlam dâireleri çerçevesinde kullanıldığı, kahramanların bakış açılarına göre mekânların ne anlam ifade ettiği ve yazarın eserlerindeki mekân algısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmamızın giriş kısmında edebî eserlerde mekân kavramı hakkında bilgilere yer verilmiştir. Birinci ve ikinci bölümlerde Cengiz Dağcı'nın hayatı ve sanatına değinilmiş, üçüncü bölüm ise "iç mekân, dış mekân, memleket mekânları, savaş mekânları, esaret mekânları, sürgünlük mekânları, kutsal mekânlar, gurbet mekânları, açık ve kapalı mekân, kaçış mekânları, mekânları yeniden kurmak" başlıkları ve alt başlıklar hâlinde değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde ise "mekânın işlevi" hususuna değinilerek yazarın mekân algısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sonuç bölümünde ise, tezle ilgili genel bir değerlendirme yapılmıştır.