Özet:
Bal, en doğal enerji yoğun gıdalardan biridir ve antik çağlardan beri insanlar tarafından başta sağlık ve beslenme olmak üzere birçok amaç için kullanılmaktadır. Buna karşın, son yıllarda hem bitkisel üretimde hem de bal arısı yetiştiriciliğinde verimliliği artırma amacıyla kimyasalların kullanımında önemli artışlar olmuştur. Arı hastalık ve zararlılarına karşı pestisit ve antibiyotik kullanımı ve bal mumu güvesine karşı naftalin kullanımı balda kalıntıya yol açmakta ve halk sağlığı ve gıda güvenliği açısından potansiyel bir risk oluşturmaktadır. Bu çalışmada bal örnekleri içerisindeki pestisit, naftalin ve antibiyotik kalıntılarını belirlemek ve süzme ve petekli bal örneklerini kalıntı içeriği bakımından karşılaştırmak amaçlanmıştır. Antalya ili Akseki ve İbradı ilçelerinde Arı Yetiştiricileri Birliği'ne üye 15 arıcıdan alınan toplam 60 adet bal örneğinde 331 adet pestisit bileşeni, 25 adet antibiyotik bileşeni (Tetrasiklin ve Sulfonamid grubu) ve naftalin kalıntı analizi sıvı kromatografi tandem kütle spektrometre (LC-MS/MS) ve gaz kromatografi kütle spektrometre (GC-MS) cihazları kullanılarak yapılmıştır. Her bir arıcıdan bir adedi eski bir adedi yeni olmak üzere toplam 30 dolu çerçeve petekli bal alınmış ve her çerçeve petekli bal ikiye ayrılarak yarısı süzülmüş, yarısı da petekli olarak etiketlenmiş ve analiz edilmiştir. Analiz sonucunda hiçbir örnekte incelenen 331 adet pestisit bileşeni ve 25 adet antibiyotik bileşeni kalıntısı bulunmamıştır. Yalnız üç petekli bal örneğinde 3.0 µg/kg, 3.9 µg/kg ve 8.9 µg/kg düzeyinde naftalin kalıntısı tespit edilmiştir. Ancak bu üç örnek de Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliğinde naftalin için belirtilen 10 µg/kg düzeyinin altında naftalin içermektedir. Bu üç naftalin içeren petekli bal çerçevelerinden alınan süzme bal örneklerinde naftalin kalıntısına rastlanmaması, petekli balların süzme ballara göre naftalin kalıntısı bakımından daha fazla risk taşıdığını göstermektedir. Sonuç olarak ülkemiz ballarındaki kalıntı sorununun çözümüne arıcıların eğitimi, hızlı ve ucuz kalıntı analiz ve izleme tekniklerinin geliştirilmesi gibi bazı uygulamaların önemli katkı sağladığı anlaşılmaktadır.