Abstract:
Kişisel verilerin korunması, dünyada 1970'lerden bu yana tartışılmakta olan ve hukuki metinlerde yer verilen bir hak alanıdır. Özellikle teknolojik gelişmelerin etkisi ile bilginin kaydedilmesi, depolanması ve sınıflandırılmasının kolaylaşması sonucunda kişisel verilerin korunmasının önemi her geçen gün artmaktadır. Bireylerin davranışlarını devamlı bir gözetime konu olmaksızın şekillendirebilmeleri, insan onuru ve kişiliğin serbestçe geliştirilmesi hakkı ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle, kişisel verilerin korunması hakkı temel hak ve özgürlükler kapsamında değerlendirilmektedir. Hatta öyle ki, hukukumuzda kişisel verilerin korunması hakkı toplumsal yaşamın temel bir değeri olarak kabul edilerek buna yönelik birtakım ihlallere karşı cezai yaptırım öngörülmüştür. Hukuki metinlerin pek çoğunda kişisel veri, "kimliği belirli ve belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi" olarak tanımlanmıştır. Kişisel verilerin işlenmesi ise birtakım şartlar altında kişisel veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlem olarak açıklanmaktadır. Bu açıklamaların genel ve soyut yapısı, gerek kavramların içeriğinin ve gerekse hakkın kapsamı ile onu koruma mekanizmalarının öğreti ve uygulama aracılığı ile somutlaştırılmasını gerektirmektedir. Bu çalışmada öncelikle kişisel veri kavramı uluslararası düzenlemeler ve çeşitli ülkelerin ulusal mevzuatları ile yargı kararları ışığında irdelenmiştir. Ardından kişisel verilerin korunmasına yönelik düzenlemelerin tarihsel gelişimi ve 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu başta olmak üzere Türk Hukuku açısından mevcut durum değerlendirilmiştir. Son olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda kişisel verilerin korunmasına yönelik olarak yer verilen suç tiplerine değinilerek kanunun 135. maddesinde düzenlenen kişisel verilerin kaydedilmesi suçu ayrıntılı olarak incelenmiştir.