Özet:
Günümüzde gerek kamu gerekse özel sektöründeki işyerlerinde giderek artan küçülmeler, yeniden yapılanmalar ve örgütsel değişimler ile birlikte esnek çalışma düzenlemeleri iş güvencesizliğini önemle üzerinde durulması gereken konulardan biri haline getirmiştir. Ekonomik krizler sonucu kapanan işyerlerinin sayısı ve işten çıkarmalar artmış, pek çok çalışan işsiz kalırken, pek çoğu da işsizlik tehlikesi ve iş güvencesizliği ile karşı karşıya kalmıştır. İş güvencesizliği geniş bir çalışan kesimini ilgilendiren bir konu olmasına rağmen en çok yaşandığı kesim ikincil işgücünü oluşturan kısmi süreli çalışanlar, geçici çalışanlar ve mevsimlik işçiler gibi sürekli iş sözleşmesine sahip olmayanlardır. Bu çalışmamızda turizm sektöründe çalışanların iş güvencesizliği algısı ve bununla başa çıkma stratejileri çalışanların demografik özellikleri açısından ölçülmeye çalışılmaktadır. Araştırma, 2018 yılında Antalya'da faaliyet gösteren otel işletmeleri çalışanları üzerinde 63 soruluk bir anketle gerçekleştirilmiştir. Çalışanların iş güvencesizliği algısı tek boyutta, başa çıkma stratejileri ise iki boyutta ele alınmıştır. Araştırmanın saha verileri Antalya Kemer, Aksu ve Serik bölgelerinde bulunan beş yıldızlı otel çalışanlarından toplanmıştır. Toplanan veriler SPSS 22 programında analiz edilmiştir. Çalışmada geçerlilik ve güvenilirlik analizi yapılmış, parametrik testler kullanılmıştır. Sonuç olarak cinsiyetin, mevcut işyerinde çalışma süresinin ve çalışanın eşinin çalışıp çalışmaması durumunun iş güvencesizliği algısı açısından anlamlı bir fark oluşturduğu tespit edilmiştir. Eğitim durumunun, yaşın ve yıl içerisinde çalışanın işletmedeki faaliyet süresinin (daimi-mevsimlik) problem odaklı başa çıkma stratejileri ile arasında anlamlı fark olduğu bulunmuştur. Bu durumda daimi çalışanların mevsimlik çalışanlara göre daha fazla problem odaklı başa çıkma stratejilerine başvurduğunu gözlemlenmiştir. En son iş değiştirme sebebinin ve çalışanın eşinin çalışıp çalışmaması durumunun duygu odaklı başa çıkma stratejileri ile arasında anlamlı fark olduğu tespit edilmiştir.
