Özet:
Çevre kavramı tarihsel süreç içerisinde varlığını ve etkinliğini en üst seviyeye taşımış, tehdit kavramıyla iç içe geçerek devletlerin algılama farklılıklarıyla şekillenmiş ve devletlerin gerek iç gerekse dış politikalarında öncelikli konuma gelmiştir. Uluslararası arenada merkezi konumdaki varlığını koruyan çevre kavramı, ilk etapta sadece biyolojik çevre olarak ele alınmış olsa da günümüzde tehdit algılamalarının çeşitlenmesi sonucunda ekonomik ve askeri boyutlar da çevre kavramına eklemlenmiştir. Aslında bu eklemlenme bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Çünkü özellikle çevre sorunları sınır tanımaksızın birey, devlet ve küresel alanda etkilerini göstermeye başlamıştır. Bununla birlikte sürdürülebilirlik kavramı ortaya çıkmış ve hem çevrenin devamlılığı hem de ulus-devletlerin devamlılığı için sürdürülebilir kalkınma ivme kazanmaya başlamıştır. Devletler ve topluluklar artık çevre ve sürdürülebilir kalkınma konusunda ortak politikalar geliştirme eğilimi içerisine dahi girmişlerdir. Avrupa Birliği bu konuda hassasiyetleri olan topluluklardan bir tanesidir. Tam manasıyla ortak paydalarda buluşulmasa da çevre konusunda üye devletler çok ayrı karakterde dış politika sürdürmemektedirler. Çalışmamızın amacı çevrenin sürdürülebilir kalkınma içerisindeki yadsınamaz payını incelemek ve Avrupa Birliği yolunda ilerleyen Türkiye?nin sürdürülebilir kalkınma yaklaşımlarını ele almaktır.