Özet:
Sporda, biyolojik ritimlerin varlığı ve önemi, spor müsabakalarının programlanmasında, antrenmanın organize edilmesinde ve sportif yolculuklarda ihtiyaç duyulan uyku sürelerinin düzenlenmesiyle ilgili olarak tanımlanmaya ve araştırılmaya başlanmıştır.Bizim çalışmamızda ise; yüksek şiddetli ve kısa süreli yüklenmeler sonrası, günlük ritme bağlı olarak gelişen diurnal değişikliklerin, solunum, kalp atım hızı, kan basıncı ve vücut sıcaklığı değişkenleri aracılığıyla toparlanma üzerine olan etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.Çalışmaya yaş ortalaması 19.52±1.28 yıl olan, en az 2 yıl antrenman yaşına sahip 27 sağlıklı erkek katılmıştır. Bu katılımcılara her bir test ayrı bir günde olmak üzere günün beş farklı zaman diliminde (08.00, 10.00, 12.00, 15.00 ve 17.00) Wingate anaerobik güç testi (WAnT) uygulanmıştır. Her test öncesi deneklerin; kalp atım hızı, kan basıncı değerleri, oksijen tüketim hacimleri ve timpanik membran üzerinden vücut sıcaklıkları ölçülmüştür. Ayrıca yine aynı saatlerde deneklere izometrik kuvvet testleri (dikey sıçrama, kavrama kuvveti ve bacak kuvveti) uygulanmıştır. Dinlenim ölçümleri sonrası WAnT uygulanmış ve test sürecinde oluşan zirve değerlerden toparlanma dakikalarındaki solunum ve kalp atım hızı değerleri çıkartılarak, toparlanma hızları hesaplanmıştır. Elde edilen toparlanma hızı değerlerinin belirtilen diğer zaman dilimlerindeki ölçümlerle karşılaştırılarak toparlanma üzerindeki diurnal değişim etkisi incelenmiştir.Çalışma sonuçlarına göre yapılan tekrarlı ölçümlerde, kalp atım hızı ve solunum değerlerinde (VO2) dinlenim sürecinde farklılık olmamasına karşın, zirve değerlerinde ve toparlanma periyodunda anlamlı düzeyde diurnal değişimler olduğu gözlenmiştir (p<0.05). Vücut sıcaklığında ise yine zirve değerlerinde ve toparlanmanın belirli bir bölümünde diurnal değişim etkisi belirlenmiştir (p<0.01). Öte yandan Wingate anaerobik güç testinde zamana bağlı bir değişim belirlenmemiştir. Yapılan izometrik kuvvet testlerinde ise dikey sıçrama dışındaki testlerde yine anlamlı düzeyde diurnal bir değişim olmadığı görülmüştür.