Özet:
Hipertansiyon hedef organlarda yaptığı hasar nedeni ile dünyada önemli bir morbidite ve mortalite nedeni olmaya devam eden yaygın bir hastalıktır. Patogenezinde genetik ve çevresel faktörler sorumlu tutulmaktadır. Bu çalışmada; PHT'lu hastalarda ve sağlıklı kontrol olgularında ACE ve AGT gen polimorfizim sıklığının karşılaştırılması ve HT'lu hastalarda hedef organ hasarlarının gelişimi ile söz konusu gen polimorfizimlerinin ilişkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya 113 primer hipertansiyonlu hasta ve 122 sağlıklı kontrol olgusu alınmış ve her iki grupta ACE I/D gen ve AGT M235T polimorfizimleri değerlendirilmiştir. Hipertansif hastalarda ayaktan kan basıncı izlem bulguları ile kalp, damar, göz, böbrek gibi hedef organ etkilenmeleri araştırılmış ve söz konusu iki gen polimorfizmleri ile ilişkileri irdelenmiştir. Hipertansif ve normotansif grup arasında ACE I/D gen polimorfizim dağılımı ve kan basıncı ilişkisine bakıldığında istatistiksel anlamlılık bulunuyordu. Ancak bu sonucu AGT M235T polimorfizminde bulamadık. Hastalarda ACE I/D genotipi ile laboratuvar parametreleri, ayaktan kan basıncı izlem parametreleri, sol ventrikül hipertrofisi, böbrek fonksiyonları ve proteinüri arasında anlamlı bir ilişki saptayamadık. Sadece karotis intima media kalınlıklarından, sağ karotis ortalama ve maksimum çap kalınlığı arasında anlamlı ilişki bulduk. AGT M235T polimorfizminde ise laboratuvar parametrelerinden serum albümin ve lipoprotein (a) ile anlamlı bir ilişki saptandı. Yine anjiotensinojenin M235T genotipi ile ayaktan kan basıncı izlem parametreleri, böbrek fonksiyonları ve proteinüri ilişkisi, karotis intima-media kalınlığı, sol ventrikül hipertrofisi arasında anlamlı bir ilişki bulmadık. Ancak alt grup analizlerimizde ACE I/D genotipi ile cinsiyet arasında bir ilişki bulamazken, anjiotensinojen M235T genotipi ile cinsiyet arasında anlamlı bir ilişki saptadık. Özellikle TT polimorfizmine sahip erkek hasta grubunda, sol ventrikül hipertrofisi gelişimi arasında istatistiksel bir anlamlılık bulduk. Bu da bize AGT TT polimorfizminin diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak sol ventrikül 63 hipertrofisi gelişiminde önemli bir rol oynayabileceğini gösterebilir. Fakat kadın cinsiyette bu polimorfizim arasında bir ilişki saptayamadık. Sonuç olarak, primer hipertansiyonda anjiotensinojen M235T genotipinin TT polimorfizmi ile erkek hasta grubunda sol ventrikül hipertrofisi arasında anlamlı bir ilişki saptadık. Literatürde bizimle aynı sonucu paylaşan yayınlar olduğu gibi, çelişen yayınlarda bulunmaktadır. Genetik polimorfizimler ve hipertansiyon ilişkisi günümüzde tartışılan bir konudur.