Özet:
Göç, birey ve toplulukların bir yerden başka bir yere gitme eğiliminden kaynaklanan hareketler sonucu ortaya çıkmıştır. Göç olgusu birçok bilim dalının etki alanına girdiği için birden fazla tanımla ele alınmış ve göçün nedenleri bireylerde politik, ekonomik, psikolojik ve sosyo-kültürel bağlamda tarih boyunca değişkenlik göstermiştir. Göç hareketleri, nedenleri, gelişmeleri ve sonuçları itibariyle birey ve toplumların üzerinde olumlu/olumsuz gelişme ve değişkenlik göstermiştir. Zorunlu göçler olarak ifade edilen mübadele, iki ülke arasında yapılan anlaşmalar neticesinde toplulukların devlet eliyle yer değiştirilmesini ifade eder. 1923 yılı Türkiye-Yunanistan mübadele göçü Birinci Dünya Savaşı sonrası Lozan Görüşmeleri'ne ek protokoller ile yapılmıştır. 1923 yılı öncesinde "mübadele" kavramı, ilk defa 1912-1913 Balkan Savaşları sonrasında fikir olarak duyulmuştur. Bu dönemde Türk-Bulgar ve Türk-Yunan mübadele girişimleri gerçekleşmiştir. Göçler, sanat eserlerini etkiler. Sanat dallarına konu olur. Yaşanan göç hareketleri sinema filmlerine hikaye olur ve beyaz perdeye yansır. Türk sineması da hem iç göç hem de dış göçlerden etkilenmiştir. Türkiye'de 1950'li yıllardan itibaren birçok sinema filmlerinde göç teması ve göçün getirdiği değişimler konu olarak yer almıştır. 1923 yılı Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi iki ülkenin toplumunu derinden etkilemiştir. Mübadele ile gelişen toplumsal olayları konu alan filmler çekilmiştir. Türk sinemasında Tomris Giritlioğlu'nun 1991 yılı yapımı "Suyun Öte Yanı", Yeşim Ustaoğlu'nun 2004 yılı yapımı "Bulutları Beklerken", Çağan Irmak'ın 2011 yılı yapımı "Dedemin İnsanları", Dilek Keser ve Ulaş Güneş Kaçargil'in 2012 yapımı "Evdeki Yabancılar" filmleri mübadele temasını işler. Bu çalışmada "Bulutları Beklerken" ve "Dedemin İnsanları" filmleri, yaşanan göçlerin ve mübadelenin bireylere/topluluklara olan etkileri üzerinden incelenmiştir.