Özet:
Bahâilik, XIX. yüzyılın ikinci yarısında beklenen kurtarıcı söyleminin dile getirildiği bir zaman içerisinde doğmuş ve bir şekle kavuşmuş bir dini harekettir. İran'da daha çok Şiî İslâm anlayışı merkezinde gelişmiştir. İran'da ortaya çıkan ve Osmanlı'dan adını Avrupa'ya duyuran Bahâîler, İsnâaşeriyye fırkası içinde doğan ve Şeyhiyye diye adlandırılan tasavvufî hareketin mahsulü kabul edilmektedir. Bahâîlik İslami öğretileri zorlayan birtakım görüşlere ve yaklaşım tarzlarına sahip olması sebebiyle İslam kültüründen kaynaklı ancak İslâm dairesinden çıkan bir mezhep olarak görülmüştür. Ancak mezhebin taraftarları, Bahâîliği yeni bir din olarak nitelemektedirler. Mezhebin esasları daha çok Bâb Mirza Ali'nin görüşleri ve düşünceleri üzerine kuruludur. Mirza Ali Muhammed kendisini sırasıyla, mehdiye açılan kapı, mehdilik ve peygamberlik iddialarında bulunmuştur. Bu söylemlerinin sonunda yeni bir din getirdiğini ve bu dinin kutsal kitabının el-Beyân olduğunu ileri sürmüştür. Bahâilik, Bâbîlik düşüncesi ile başlayan, peygamberinin Bahâullah olduğunu ileri sürerek müridleri aracılığı ile zaman içinde tüm dünya da hızlı bir ivme kazanan yeni dini hareketlerden birisidir. Mirza Hüseyin Ali'nin Edirne sürgünü Bahâilik dini adına önemli dönünüm noktası olmuştur. Bahâiler bu sayede gerek Osmanlı'da gerekse Avrupa'da adını yavaş yavaş duyurmaya başlamıştır. Zaman içerisinde toplumda kabul gören Bahâi dini Türkiye'de ve dünyada pek çok kesimin inandığı bir din-inanç haline gelmeye başlamıştır. Bahâiliğin bu denli yayılımında teşkilatlanma faaliyetleri büyük öneme sahiptir.