Özet:
Diabetes Mellitus hastalarında semptomatik olmayan bakteriüri sıklığı normal popülasyona göre artmıştır. Tıp literatüründe henüz bu durumun tedavi edilip edilmemesi konusunda bir görüş birliği yoktur ve çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmanın amacı acil servise travma dışı herhangi bir yakınma ile başvuran DM popülasyonunu tanımlamak, bu popülasyondaki idrar yolu enfeksiyonu sıklığını, idrar yolu enfeksiyonunu hazırlayan nedenleri belirlemek ve semptomatik olmayan lökositürisi ve bakteriürisi olan hastaların prognozunu izlemektir. Bu geriye dönük, kesitsel ve gözlemsel çalışma Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi?nde yapıldı. 01.03.2004 ile 29.07.2004 tarihlerinde 08:00 ile 16:00 saatleri arasında tüm travma dışı yakınmalarla başvuran Diabetes Mellitus ve herhangi bir nedenle tam idrar tetkiki istenen hastalar çalışma kapsamına dahil edildi. Değerlendirmeye alınan hastaların kliniği ve laboratuar sonuçları, 7-10 gün içindeki kontrol değerlendirilmesi ve son hasta kaydediliş tarihinden üç ay sonra tekrar eden İYE, İYE nedeniyle hastaneye yatırılma, ürosepsis gelişimi ve ölüm açısından dosyaları tarandı. Çalışma döneminde acil servise travma dışı yakınmalarla toplam 188 DM hastası başvurdu. Bu hastaların 87'si (%46,3) erkek, 101?i (%53,7) kadın idi. Dizüri, cinsel aktivite ve sık idrar yolu enfeksiyonu hikayesi varlığı ile tam idrar tetkikinde lökositüri birlikteliği anlamlı bulundu. Lökositürisi olan hastalarda olmayanlara göre serum glikoz düzeyi anlamlı olarak daha yüksekti. Semptomu ve lökositürisi olmayan hastalarda idrar kültüründe üreme tespit edildi. Takipte sadece 3 hastada tekrar İYE olduğu ve bunların ikisinin İYE nedeniyle hastaneye yattığı saptandı. Hiçbir hastada hastanede yattığı süre boyunca ürosepsis gelişmedi. İki hastanın öldüğü, ölen hastaların birincil ölüm nedenlerinin İYE değil myokard infarktüsü olduğu belirlendi. Sonuç olarak acil servislere sık başvuran DM hastalarının semptomları olsun olmasın TİTte lökositürinin bulunması semptomları olmayan hastaların idrar kültürlerinde üremenin tespit edilmesi sonrası nasıl bir yol izleneceği halen açık değildir. İleriye dönük olarak yapılacak bir çalışma ile bu hasta grubunu morbidite ve mortalite riskini arttırmadan bedel etkin bir yaklaşımla tedavilerinin planlanması gerekmektedir.