Özet:
İnsanlık tarihi, uygarlığın doğuşu ile birlikte demokrasi, devlet, ekonomi, toplum, sanat, ideoloji vb. gibi birçok değer/kavram icat etmiş ve bu değerler/kavramlar insanlık tarihinde daha mutlu bir yaşamın aracı olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Ancak demokrasi ve devlet kavramlarının siyaset felsefecilerin fikirlerinde başat diye tabir edebileceğimiz ayrı bir yeri vardır. İnsanın özgürlüğü mü daha değerlidir yoksa devlet kurumunun insanlar üzerindeki konumu ile insanların özgürlüğünü teminat altına alan varlığı mı? Bu tek cümlelik siyaset felsefesi sorusu ile temel bir yönetim cevabı elde edilecektir. Ancak elde edilen cevaplar doğru analiz edildiğinde, bu cevapların ilkçağdan günümüze siyaset felsefecilerin siyaset teorisi arayışlarına temel oluşturduğu gözlemlenecektir. "Feuerbach Üzerine Tezler" adlı çalışmasında Karl Marks'ın, insan özünü tek tek her bireyin gerçekliği üzerinden insanın toplumsal ilişkilerinde mündemiç olarak gördüğü devletsiz bir toplum tahayyülü ile Hegel'in ilahi otorite olarak gördüğü devlet idealizmini incelemek bu iki kavrama atfedilen değeri anlamada sosyal bilimcilere bir nebze olsun yardımcı olacak ve demokrasi ve devlet kavramlarının birbirleriyle ilişkisi anlaşılacaktır. Tam bu ilişki çerçevesinde de demokrasi değeri tarih boyunca devletin insan karşısındaki konumunu sınırlandırmak hatta bazen asgari düzeye indirmek için birçok model inşa edecektir. İşte bu modellerden bir tanesi de özyönetimdir. Özyönetim düşüncesi, insanın devlet karşısındaki özgürlüğünü, eşitliğini ve -bütünselliğini- savunma iddiası ile ortaya çıkmıştır. Ancak bu düşünce teorik düzeyde olmasa da politikada birçok söylem ve çelişki -özerklik vb. kavramlar başta olmak üzere- ile kullanılmaya çalışılmıştır. Batı entelijansiyası tarafından son iki yüzyıldır kullanılan bu terim, Türkiye'de de 1970'li yıllardan itibaren tartışmaya açılmıştır. Özyönetim terimi üzerine inşa edilmek istenen bu çalışmada bir tanım yapmanın zorluğu açıkça görülmüş ve terim detaylıca incelenmiştir. Bu teorik tartışmaların ötesinde çalışmada özyönetim düşüncesinin Türkiye'deki uygulanabilirliğinin kısıtlılığı görüşü yukarıdaki tartışma hedef alınarak sonuçlandırılmaya çalışılmıştır. Çünkü "insan ve devletin değerleri" tartışması batı entelijansiyası tarafından son iki yüzyıldır tartışılmaya açılırken bu ülkenin (Türkiye'nin) devlet yöneticileri "insanı yaşat ki devlet yaşasın" düsturuna ve en kudretli hükümdarının "olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi" sözüne sahiptir.