Özet:
Yaşlanma ve yaşlılık, son yüzyılın en önemli toplumsal olaylarından birisi olarak küresel çapta etkisini göstermiştir. Türkiye ise bu yaşlanma trendinin dışında kalmamış ve bu süreci dünyanın en hızlı yaşayan ülkelerinden birisi hâline gelmiştir. Yaşam seyri içindeki toplumsal cinsiyet, yaş, eğitim, yoksulluk gibi kişisel ve yapısal faktörlere bağlı olarak hastalık, engellilik ve bakıma muhtaçlık durumlarının yaşlılar arasında görülme sıklığı artmıştır. Bakım konusu hem bakım alan hem de bakım veren için fiziksel, psikolojik, sosyal ve ekonomik anlamda birçok meseleyi de gündeminde barındırmaktadır. Teknoloji ise bu sorunların çözümü noktasında kritik bir yere konumlanmaktadır. Bu bağlamda geronteknolojik çalışmalar, sorunların çözümü ve bakım kalitesinin arttırılması yönünde önem kazanmaktadır. Nitel araştırma deseniyle tasarlanan ve görüşmelerin mülakat tekniğiyle gerçekleştirildiği bu çalışma, bakım verenlerin geronteknoloji farkındalığı, geronteknolojinin bakım süreçlerine entegrasyonu ve etkin kullanımı, mevcut geronteknolojik altyapı ve bu ürünlerin bakımda rol alan aktörlere avantaj ve dezavantajları bağlamında bakım veren perspektifini içermektedir. Çalışma kapsamında informel ve formel bakım veren 30 katılımcı ile görüşülmüştür. Katılımcıların %73,3'ü kadınlardan oluşmaktadır. Bakım verenlerin %93,3'ünde kronik, fiziksel veya ruhsal açıdan en az birisine ilişkin sağlık sorunu mevcuttur. Buna ek olarak %86,7'si sağlık sorunlarını, üstlendiği bakım rolüyle ilişkilendirmektedir. Bakım verenlerin tamamı geronteknolojik ürünlerin yaşadıkları birçok soruna çözüm sağlayacağını düşünse de bu ürünlerden etkin şekilde faydalanılmadığı tespit edilmiştir. Bunun en başta gelen sebeplerini ise bilgisizlik, düşük sosyoekonomik statü ve alım gücünün yetersizliği, bakım ortamının fiziki uygunsuzluğu ve ürünlere erişilebilirlik yönündeki eşitsizlikler oluşturmaktadır. Çalışma kapsamında geronteknolojinin bakım süreçlerine entegre edilememesinin şiddet, istismar ve ihmalin yeni bir türü olabileceği görülmüştür. Bakım literatüründe daha önce hiç değinilmeyen bu konu, gelecek yıllarda yaşlanma ve yaşlılık çalışmalarında geronteknolojik yoksunluk kavramıyla yerini alacaktır.