Abstract:
Yeni Alman Sineması'nın en tanınmış yönetmenlerinden RainerWernerFassbinder'in üç filmini analiz eden bu çalışma, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya'nın "ekonomik mucize" yaratarak "tam istihdam" sağladığı dönemi, merkezinde kadınların / yaşlı kadınların bulunduğu 3 aşk ilişkisi üzerinden tahlil etmektedir. Savaşta yıkılan Almanya'yı tekrar kuran kadınların, gelişen kapitalizmle birlikte toplumsal ve ekonomik hayattan dışlandıkları, bu dışlanmayla birlikte özel hayattan da elini eteğini çekmek zorunda bırakıldıkları gösterilmektedir. Bu bölümler Korku Ruhu Kemirir film analizinde ağırlıklı olarak işlendi. Korku Ruhu Kemirir'de ayrıca, Almanya'da 2. Dünya savaşı sonrasında ortaya çıkan "yabancı işçi" veya "yabancılar" konusu ötekilik fenomeni olarak ele alınmaktadır. Film, ötekilik, yabancılık ve etnik farklılıklar açısından çok katmanlı tartışma noktaları sunmaktadır. Çalışmada, çok kültürlülük, farklı kültürlerin bir arada yaşaması, hâkim kültür tartışması, cinsel ya da etnik açıdan öteki olanın hakim kültürle ilişkileri açısından keskin toplumsal eleştiri ve tartışma noktaları ele alınmaktadır. Petra von Kant'ın Acı Gözyaşları'nda aşk ilişkileri içindeki kadın temsillerinin dönemin ahlaki – toplumsal beklentilerine ve rollerine uymadıklarında oluşan krizler karşısında toplumun, aşkı yaşayanların ve çevrenin gösterdiği tepkiler özellikle incelenmektedir. Yaş, sınıfsal farklılık, toplumun beklentileri gibi nedenlerle yaşanması imkânsız hale gelen aşklarda kadınların payının ne olduğu anlatılmaktadır. Bu konular da hem Korku Ruhu Kemirir'de hem de Petra von Kant'ın Acı Gözyaşları'nda inceleniyor. Çalışmada kapitalist sistemin insanları nasıl etkilediği ve insan ilişkilerinin aynı ekonomik hayatta olduğu gibi nasıl rekabet ve çıkar ilişkilerine dönüştüğü, aşk ilişkisi dâhil bütün bireysel ilişkilerin ekonomik hayattan ve toplumsal geleneklerden nasıl etkilendiği Lola filmi incelenirken açıklanmaktadır.