Özet:
Hipertansiyon, günümüzde oldukça yaygın ve ciddi komplikasyonlara sebep olduğu için üzerinde sıkça çalışılan bir hastalıktır. Deneysel hayvan modelleriyle çalışılması ise hipertansiyon patogenezini, etiyolojisini, komplikasyonlarını ve tedavi yollarını araştırmak için etkili bir yöntemdir. Güçlü bir damar gevşetici olan nitrik oksit (NO) üretiminin bloke edildiği nitrik oksit sentaz (NOS) inhibisyonu ile oluşturulan hipertansiyon modeli esansiyel hipertansiyon etiyolojisinde yer alan endotel disfonksiyonunu yansıtmaktadır. Öte yandan 20-hydroxyeicosatetraenoic acid (20-HETE) vasküler tonusun ve kan basıncının düzenlenmesinde önemli rolü olduğu vurgulanan bir ajandır. 20-HETE'nin, vasküler dokuda vazokonstriktör ve vazodilatörlerin etkilerini değiştirerek, özellikle endotel disfonksiyonu ve oksidatif stres yaratarak periferik vasküler direnci arttırdığı ve kan basıncını etkilediği çeşitli hipertansiyon modellerinde gösterilmiştir. Ancak bu konuda NOS inhibisyonu ile oluşturulan hipertansiyon modelinde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada NOS inhibisyonu ile oluşturulan hipertansiyon modelinde 20-HETE'nin kan basıncı ve hem iletim hem de direnç damarlarının kasılma ve gevşeme yanıtları üzerine etkisi araştırıldı. Bu amaçla in-vitro ve tedavi çalışması olarak iki ayrı çalışma planlandı. İn vitro çalışmada kontrol ve hipertansiyon grupları kullanıldı. Tedavi çalışmasında ise kontrol, tedavi, hipertansiyon ve hipertansiyon+tedavi olmak üzere 4 grup oluşturuldu. Her iki çalışmada da hipertansiyon, hayvanların içme sularına 5 hafta boyunca 25 mg.kg-1.gün-1 Nω-Nitro-L-arginine methyl ester hydrochloride (L-NAME) ilavesiyle gerçekleştirildi. Hayvanların kan basınçları non-invaziv bir yöntem olan kuyruktan ölçüm yöntemiyle yapıldı. 20-HETE inhibitörü olan N-Hydroxy-N'-(4-butly-2-methylphenyl)-formamidine (HET0016) in vitro çalışmada damar banyosuna eklenirken tedavi çalışmasında tedavi gruplarına 10 mg.kg-1.gün-1 ip yolla son iki hafta boyunca uygulandı. Deney sonunda torasik aort ve mezenter arterin 3. dalı izole edilerek kasılma ve gevşeme yanıtları organ banyosu ve telli miyograf düzeneklerinde incelendi. Her iki çalışmanın sonuçları birbirine paralellik gösterdi. Hipertansif grupta L-NAME uygulaması kan basıncında kontrol grubuna göre önemli artış yaratırken HET0016 tedavisi ile önemli olarak azalma gösterdi. Hipertansif gruplarda kontrol gruplarına kıyasla aortun fenilefrin (Phe) ile kasılma yanıtında artış, asetilkolin (ACh) ile gevşeme yanıtında azalma saptandı. HET0016 hem banyoya uygulandığında hem de ip yolla verildiğine bu yanıtlarda hipertansif hayvanlarda önemli düzelmeye neden oldu. Aortik halkaların potasyum klorür (KCl) aracılı kasılma ve sodyumnitroprussid (SNP) aracılı gevşeme yanıtları gruplar arasında fark göstermedi ve banyoya HET0016 eklenmesiyle ya da HET0016 tedavisi ile de değişmedi. Mezenter arterin 3. dalı'nın KCl ve Phe aracılı kasılma yanıtları gruplar arasında benzer bulundu. Banyo sıvısında HET0016'nın bulunması veya hayvanlara ip yolla verilmesi bu yanıtlarda bir değişikliğe neden olmadı. Öte yandan bu damarların ACh aracılı gevşeme yanıtları hipertansif gruplarda kontrol gruplarına kıyasla azalmış olarak bulundu. Ancak hem HET0016 inkübasyonu hem de tedavisi hipertansif gruplarda ACh aracılı gevşeme yanıtında düzelmeye neden oldu. Hipertansif sıçanların SNP aracılı gevşeme yanıtları kontrol grubundaki hayvanlarla benzer bulunurken, hem HET0016 inkübasyonu hem de tedavisi, hipertansif gruplardan elde edilen damarların SNP'ye cevaben oluşturdukları gevşeme yanıtlarında artışa neden oldu. Sonuç olarak 20-HETE inhibisyonu NOS inhibisyonu ile oluşturulan hipertansiyon modelinde artmış olan kan basıncını önemli düzeyde düşürdü. 20 HETE'nin inhibisyonu ile iletim tipi damarlarda agonist aracılı kasılma yanıtlarında azalma oluşurken, gevşeme yanıtları artış meydana geldi. Direnç tipi damarlarda ise endotel bağımlı ve bağımsız gevşeme yanıtlarında artış izlendi. 20-HETE inhibisyonunun kan basıncını düşürücü etkilerine, çalışmamızda damarlar üzerine olduğu gösterilen çeşitli etkilerin katkısının bulunduğu söylenebilir.