Özet:
Günümüzde Fethiye Arkeoloji Müzesi?nin bahçesinde 683 envanter numarası ile teşhir edilen Izraza Anıtı bu tezin konusunu oluşturur. 1968 yılında zamanın müze müdürü S. Kütük ve J. Borchhardt tarafından müzeye getirilen eser ilk olarak Spratt-Forbes tarafından gezi notlarında belirtilmiştir. 1842?de anıtın alçı kopyası C. Fellows tarafından alınarak Britanya Müzesi?ne götürülmüştür. İlk araştırmacılar kireç taşı monolit bir bloktan oluşan anıtın buluntu yerinin akropolün kuzeydoğusunda 10 dakikalık yürüyüş mesafesi içerisinde olduğunu belirtir. Küp şeklindeki blok 2 katlıdır ve 8 yüzünden 7?si kabartmalarla bezenmiştir. Izraza Anıtı mimarisi, ikonografisi ve stil bakımında ele alındığında Lykia sanatı ve Tlos kenti için önemli bir eser olduğunu ortaya koyar. Mimari form olarak eser bölge içerisinde ele geçen diğer kabartmalı eserlerden farklılık gösterir. Anıtın nasıl bir yapıya sahip olduğunu ya da nerede kullanıldığı özellikle bloğun üst kısmının kırık olmasından dolayı tartışma konusu olmuştur. Bu tez içerisinde tartışmalı olan bu konu ele alınmış ve aydınlatılmaya çalışılmıştır. İkonografik olarak baktığımız anıt, J. Borchhardt?ın anıt üzerinde çalıştığı zamanki kodlama sistemi karışıklık yaratmaması adına bu tez içerisinde de devam ettirilmiştir. Aynı sistemle kabartma tanımları yapılıp, ikonografik olarak değerlendirilmiştir. Her bir yüzde farklı konuların işlendiği anıtta çok az bir kısmı korunmuş olan A1 yüzünün üzeri boş bırakılmıştır. A2?de karşılıklı konumlandırılmış şaha kalmış atlı iki savaşçı figürü bulunmaktadır. B1 anıtın tek sivil anlatımının olduğu sahnedir. Kabartmada çıplak atlet yanında hizmetlisi ile betimlenmiştir. C1?de savaş sonrası bir anlatım söz konusudur. Zafer kazanan savaşçı yaraladığı bozguna uğrattığı savaşçının arkasından giderken verilmiştir. C2?de Lykia?da Arkaik Dönem?den beri karşılaştığımız kalkan zaferi sahnesi yer alır. D1?de cepheden verilmiş savaşçı figürü yer alır. D2?de ise şehir ve şehir kuşatması betimlenmiştir. İkonografik ve stil kritiği bakımından hem bölge içerisindeki örneklerle hem doğu ve Yunan örnekleri ile karşılaştırılarak Lykia sanatı içerisindeki yeri belirtilmiştir. Bunun yanında karşılaştırma örnekleri doğrultusunda eserin doğu ve Yunan etkilerinin kendine özgü anlatımlarla verildiği görülmüştür. Son olarak anıta ismini veren Izraza kelimesi, bugün hala tiyatronun kuzey analemma duvarında bulunan Lykçe yazıtlı bloğun yardımıyla da Izraza ismi irdelenmiş ve tartışmalı konulara açıklık getirilmiştir. Anıtın tarihlendirmesinde de yardımcı olan bu Lykçe yazıtlı blok Doç. Dr. Recai Tekoğlu tarafından çevrilmiştir. İkonografik karşılaştırmalar ve stil kritiği ile İ.Ö. 350 ve biraz sonrasına tarihlediğimiz anıtı, Lykçe yazıtlı bloğun 1. ve 2. satırında bahsedilen ?Lykia?ya hakim olduğunda? cümlesi ile Lykia satraplık döneminden veya İskender?in Anadolu?ya geldiği bir zaman dilimi içinde olması gerektiğini belgelemiştir. Bu da anıtın İ.Ö. 350 ve sonrası bir tarihten olması gerektiğini destekler niteliktedir. Değerlendirme kısmında ayrıca Lykia için önemli olan bu anıtın korunmasına yönelik yapılabileceklere de değinilmiştir. Bugün hala müze bahçesinde teşhir edilen anıt maalesef özelliğini yitirmeye başlamıştır. Korunmasına ve yapılabilecek çalışmalar için Antalya Arkeoloji Müzesi restoratörü Ayşe Çavuşoğlu Korkut?un bilgilerine ve deneyimine başvurulmuştur.