Abstract:
Bu prospektif çalışma, anormal uterin kanama etyolojisinin saptanmasında, histereskopinin tanı değerini ve güvenilirliğini saptamak ve probeküretaja alternatif bir yöntem olarak, histeros- kopi ile probeküretaj bulgularının karşılaştırmak amacıyla yapıldı. Menarche'dan menapoza kadar, 21-35 günde bir vuku bulan ve 7 günü aşmayan siklik menstruasyon kanamasının dışında kalan uterin kanamalar ve menapozdan sonra görülen uterus kaynaklı kanamaların hepsi, anormal uterin kanama olarak kabul edilmekte dir. En sık rastlanılan nedenleri hormonal gebelik ve komplikas- yonları, enfeksiyonlar, benign ve malign neoplazmlar, yabancı cisimler, sistemik hastalıklar ve ilaçlar olup, bu nedenlerin görünüş sıklıkları kadının yaşıyla kısmen değişmektedir. Anormal uterin kanamanın tanısında, anamnez, fizik ve pelvik muayene, labaratuar testleri, radyolojik yöntemler, laparoskopi, probeküretaj, endometrial biyopsi ve histeroskopi- den yararlanılmaktadır. Histeroskopi, kullanma tekniği kolay, güvenilir, komplikas- yonları son derece az olan ve hastalar tarafından kolay kabul edilebilen bir tanı yöntemidir. Bu nedenle de, intrauterin patolojilerin tanısında ve tedavisinde, her geçen gün daha fazla kullanım alanı bulan endoskopik bir tekniktir. Histerosko- pinin en fazla kullanıldığı alanların başında anormal uterin kanamanın tanı ve tedavisi gelmektedir. Çalışma, 1991 Temmuz - 1992 Nisan ayları arasında, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı polikliniğine, anormal uterin kanama şikayeti ile başvuran ve pelvik muayene ve ultrasonografi ile patoloji sapta namayan 25 olgu üzerinde yapıldı. Hastaların hepsine; intravenöz olarak 10 mg diazepam ve-42- 100 mg meperidin verilerek sağlanan anestezi altında, distansi- yon vasatı olarak % 5 dekstrozun sudaki solüsyonu kullanılarak, önce diagnostik histeroskopi, takiben de probeküretaj uygulandı. Histeroskopi ile 25 hastanın 17' sinde (% 68), patoloji tesbit edilirken; probeküretaj ile, 25 hastanın 12' sinde (%48), patoloji tesbit edildi. Bu fark, istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Probeküretajın "spesifite" si 1.0, "sensitivite" si 0.66 olarak hesaplandı ve vakaların % 20' sinde tanıda yetersiz kaldığı saptandı. Diagnostik histeroskopi ile tanısı konan, iki submüköz my om, bir polip ve bir intrauterin adezyondan oluşan dört lokal lezyona; probeküretaj ve elde edilen materyalin histopatolojik değerlendirmesi ile tanı konulamadı. Probeküretajın, lokal lezyonların tanısındaki yetersizliği teyid edildi. Histeroskopi ile endometrial hiperplazi tanısı konan 8 olguda (%32), hiperplazinin tipi ayırt edilemedi ve bu tür vakalarda, histeroskopi ile yönlendirilmiş biyopsi alınması gerektiği kanısına varıldı. Serimizde bizzat histeroskopiden, distansiyon vasatından veya kullandığımız anestezi tipinden kaynaklanan hiçbir sorunla karşılaşmadık. Bulgularımız, literatürdeki bulgular ile karşılaştırıldı ve onlarla parelellik gösterdiği tesbit edildi. Histeroskopinin, probeküretaja nazaran, teşhis, güvenilir lik, risksizlik, uygulamada kolaylık, intrauterin patolojilerin saptanması yönlerinden daha üstün olduğu inancına varıldı.