dc.description.abstract |
Kuraklık, tuzluluk vb. gibi abiyotik stres faktörleri, gerek topraklı ve gerekse topraksız yetiştiriciliklerde son yıllarda sıklıkla yaşanan tarımsal sorunların başında gelmektedir. Özellikle tuzluluk stresi, bitkilerde büyüme ve gelişmeyi etkilerken, verim ve kalite kayıplarına da neden olmaktadır. Çilek, tuza hassas bitki kategorisinde olup, bitki yüksek tuzluluk stresine hızlı cevap vermekte ve stres faktörleri geri dönüşümsüz zararlara neden olabilmektedir. Ayrıca topraksız çilek yetiştiriciliğinde, toprağa alternatif olarak kullanılan yetiştirme ortamlarının sınırlı ve kısıtlı hacimlerde kullanılması, tuzluluk stresinin zararlı etkilerini hem hızlandırmakta, hem de artırmaktadır. Bu nedenlerle gerek topraklı ve gerekse topraksız tarım tekniğinde, tuzluluk sorununa karşı hızlı ve etkin önlem almak amacıyla dışarıdan uygulanan preparatlara yönelik çalışmalar son yıllarda dikkat çekmektedir. Bu araştırmada, örtüaltı şartlarında, kokopit ortamında yetiştirilen çileklerde, iki farklı EC düzeylerinde, (1.5 dS/m ve 2.25 dS/m), iki farklı biostimülantın (Kontrol, Fitomare, Comcat) bitkilerde morfo-fizyolojik (gövde çapı, kardeşlenme sayısı, yaprak sayısı, nekrotik yaprak sayısı, klorofil indeksi, yaprak sıcaklığı, yaprak oransal su içeriği, membran zararlanma indeksi, yaprak alanı, yaprak uç yanıklığı oranı, solgunluk skalası), fenolojik (ilk çiçeklenme, ilk derim zamanı), pomolojik (meyve ağırlığı, suda çözünebilir kuru madde miktarı, meyve eti sertliği, pH, EC, meyve dış rengi L, C*, h°) ve verim ile vegetasyon sonu özellikler (taç yaş ve kuru ağırlığı, kök yaş ve kuru ağırlığı) üzerine etkileri incelenmiştir. Araştırma sonucunda, gerek kontrol ve gerekse yüksek tuzluluk şartlarında yetiştirilen çileklerde, ilk çiçeklenme zamanı aralık ayı başında gerçekleşirken, ilk derim zamanı ocak ayı sonunda gerçekleşmiş olup, bioregülatör uygulamaları arasında farklılık görülmemiştir. Ocak ayından mayıs ayına doğru, incelenen tüm morfo-fizyolojik özelliklerde hızlı değişimler görülmüştür. Özellikle ocak, şubat ve mart aylarında, denenen her iki bioregülatör uygulamasının, kontrol uygulamalarına göre gövde çapı ve kardeşlenme sayısını olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Ocak, şubat ve mart aylarında, nekrotik yaprak lezyonları görülmemiş olup, bu semptomlar nisan ve mayıs aylarında başlamıştır. Özellikle yüksek tuzluluk şartlarında, nisan ayında her iki bioregülatör uygulamasının, kontrole göre nekrotik yaprak sayısını düşürdüğü gözlenmiştir. Yaprak oransal su içeriği, aylara bağlı olarak düşüş gösterirmiş olup, yüksek tuzluluk şartlarında bu düşüş daha fazla oranda görülmüştür. Araştırmada, yüksek tuzluluk şartlarında, bioregülatör uygulamalarının, yaprak uç yanıklığı oranını düşürdüğü görülmüştür. Yüksek tuzluluk şartlarında yetiştirilen bitkilerde, verim düşüklüğü en fazla mayıs ayında gerçekleşmiş olup, verim bakımından bioregülatörler arasında farklılık belirlenmemiştir. Meyve eti sertliği ise, gerek kontrol ve gerekse yüksek tuzluluk şartlarında Comcat uygulamasında diğer uygulamalardan daha avantajlı görülmüştür. Araştırma bulgularımız sonucunda, bioregülatör uygulamalarının gerek kontrol ve gerekse yüksek tuzluluk şartlarında bitki büyüme ve gelişmesi bakımından avantajlı olduğunu göstermiştir. Özellikle yüksek tuzluluk şartlarında yetiştirilen bitkilerde, bioregülatör uygulamaları, tuzluluğun negatif etkilerini geciktirme üzerine etkili olup, bitki toleransını da artırabileceğini göstermiştir. |
en_US |