Özet:
18.yüzyılın sonlarına gelindiğinde siyasi ve askeri gücünün batı devletlerinin gerisinde olduğunu anlayan Osmanlı Aydınları, devleti eski ihtişamına kavuşturmak için önceliği askeri alanda olmak üzere yönetim, eğitim, ulaşım ve ekonomi gibi alanlarda bir dizi reformlar yapmıştır. Bu reformlar sayesinde daha kurumsal bir kimliği bürünen devlet yönetiminde, dönemin gereği olarak İmparatorluk coğrafyasının en ücra köşelerinde bile ''Devlet İdeolojisini'' yansıtan binlerce yapı inşa edilmiştir. Fakat, şu göz ardı edilmemelidir ki; Sanat Tarihi Camiasında ''Kamu Yapıları'' olarak adlandırılan bu yeni yapı türlerinin yanı sıra geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan Cami, Çeşme, Hamam gibi yapı türlerinin inşası da son dönemde hız kesmemiştir. ''Osmanlı Dönemi Karahisar-ı Sahip Sancağı'' sınırları içerisindeki İmar Hareketlerinin incelendiği bu çalışmada, yıkılmaya yüz tutan bir hanedanın, nasıl devletin altın çağındaki imar hareketleri ile yarışacak düzeyde yapılar yaptığı, bu yapıların inşasında gerekli kaynakları nasıl yarattığı, inşa edilen yapıların tasarımlarının merkezden gönderilen planlar doğrultusunda mı yoksa yerel ustaların inisiyatifinde mi inşa edildiği ve bu yapıların dönemin mimari üsluplarını yansıtıp yansıtmadığı gibi sorular, arşiv belgelerinden ve mevcut verilerden hareketle cevaplanmaya çalışılmıştır.