Abstract:
Spinoza'nın duygular öğretisi pek çok düşünüre göre Spinozacı felsefenin temelinde yer alır. Tüm felsefesini içkinci ve yaşamı olumlayan bir düzlemde geliştirdiği için onun duygular öğretisi de conatus (varlıkların varoluşlarını sürdürme çabası) temelli yaşama arzusundan türer. Kendisinden önceki ve sonraki felsefelerde duyguların olumsuzlanması, yadırganması ya da küçük görülmesine karşın Spinoza Etika'da duyguları olabildiğince yansız bir biçimde tanımlayıp irdelemiştir. Duygular, etkilenişlere bağlı olarak deneyimlenir ve onlar bireyin eyleme gücündeki değişimlerdir. Bir birey ve aynı zamanda toplumsal bir varlık olan insanın sürekli duygulanışlara maruz kalıyor olması, inancını, düşünüşünü ve eylemlerini belirler. Etika'daki ayrıntılı duygu incelemesi dışında Spinoza'nın belli başlı duyguların işlevleri hakkında bilgilendirme çabası diğer eserlerinde de -özellikle Teolojik-Politik İnceleme'de - görülür. Bunu yaparken duyguları aşkıncı bir referansa dayandırmadan ve kökten bir olumsuzlamaya uğratmadan sadece içkinci anlamda, varlıkların yaşama arzusunu arttırması veya azaltması etkileri bağlamında incelemiştir. Bu ahlaki bir inceleme değildir. Çünkü Spinoza, iyinin ve kötünün doğada bulunan şeylere ya da eylemlere karşılık gelmediğini düşünür. O, bu kavramların içeriğini fayda ve zarar ile anlamlandırmıştır. Yani Spinoza'nın gözünden bir duygulanış, konatik çabaya ve eyleme gücüne katkıda bulunduğu ölçüde iyidir, ona engel olduğu ya da katkıda bulunmadığı ölçüde ise kötüdür. Bu ilişki sebebiyle duyguları somut bir gerçeklik olarak ele alır. İnsanların tüm eylemleri yaşama arzularını arttıran veya azaltan duygular nedeniyle oluyorsa o halde insanın ve insanlardan oluşan bir toplumun esenliği, duyguların nedenselliğinin doğru kavranmasıyla olanaklıdır. Dahası Spinoza'nın duyguların doğasına dair saptadığı düşünceler, günümüzün genç bilimi olan nörobiyolojiyle de uyum içindedir. Bu durum ona olan ilgiyi artıran sebeplerdendir. Ülkemiz dâhil dünya çapında Spinoza çalışmaları giderek artmaktadır fakat yapılan uluslararası çalışmalar incelendiğinde Spinoza'nın özellikle duygular öğretisine (tek veya karşılaştırmalı duygu incelemesine) olan ilginin yaklaşık son on yılı kapsadığı görülür. Ülkemizin Spinoza külliyatı için de yeni çalışmalardan biri olarak sayılabilecek bu çalışmada, Spinoza'nın duygu öğretisi uyarınca "duygu/etki" ve "duygulanış/etkileniş" kavramlarının ne anlama geldiğini ve duyguların bilgisinin nedenselliğinin doğru kavranmasına bağlı olarak bunun bireysel ve toplumsal olarak ne tür bir mutluluk ve esenlik kaynağına dönüşebileceği araştırılmaktadır.