Abstract:
2020'li yıllarda otonom taşıtların seri üretiminin başlandığına tanıklık edilecektir. Otonom sürüş teknolojisi, insan sürücüye gereksinim duymamaktadır. Yapay zekanın kontrolü altındaki taşıtların karayollarında konuşlanması, insan sürücü kaynaklı rizikoların elimine edilmesini sağlayacaktır. Bu suretle, trafikteki kaza sayısında önemli azalışların gerçekleşmesi öngörülmektedir. Ancak, otonom taşıtlar, trafikteki rizikoları tamamıyla ortadan kaldırmayacaktır. Otonom taşıtlar trafikteki rizikonun doğasını değiştirmektedir. Dolayısıyla, otonom taşıtların bulunduğu bir karayolu düzeninde de kazalar meydana gelmeye devam edecektir. Bu eksende insanın iradesi ürünü olmayan bir sürüşten kaynaklanacak zarardan kimin sorumlu olacağı sorusu belirmektedir. Her ne kadar siber güvenlik, altyapı ve insan-makine etkileşimsizliğinden kaynaklanan rizikolar söz konusu olsa da, otonom taşıtlar etrafında en çok öne çıkan üretici kaynaklı rizikolardır. Bu doğrultuda, ürün sorumluluk hukuku gündeme gelmektedir. Otonom taşıtların teknolojik komplikasyonu bazı belirsizlikleri ortaya çıkarmaktadır. Bu kapsamda, otonom taşıt üreticilerinin en büyük endişelerinden birisi ürün sorumluluk davalarıdır. Otonom taşıtların arz ettiği rizikolar bağlamında, bu taşıtlarda üretici tarafından yaptırılacak bir ürün sorumluluk sigortasının gerekliliği ileri sürülebilmektedir. Öte yandan, karayolları motorlu taşıtlar zorunlu mali sorumluluk (trafik) sigortasının uzantısı olacak bir yaklaşım da kabul görmektedir. Nitekim bu yaklaşım, Birleşik Krallık'ta 2018 yılında kabul edilen Otomatik ve Elektrikli Taşıtlar Kanunu'nda da benimsenmiştir. Bu tez çalışması, otonom taşıtları çevreleyen hukuki sorumluluk ve sigorta meselelerine ışık tutmakta, ayrıca otonom taşıtlarda sigortaya ilişkin bir model önerisi getirmektedir.