Abstract:
Çocuk, tarih boyunca her dönemde ve toplumsal anlamda değişmiş bir kavramdır. Antik Dönem, Ortaçağ ve Modern Dönem'de filozofların çocuk görüşleri birbirinden farklılık göstermektedir. Bu elbette toplumsal yaşamın değişmesi, dönemde etkili olan yaşam anlayışı ve gündelik yaşamda yer alan durumlarla da ilişkilidir. Antik dönemde çocuğun bir yurttaş olarak iyi birisi olması görüşü yer almakta ve çocuğa verilecek olan eğitim bu şekilde yönlendirilmektedir. Çocuk doğası gereği bir potansiyele sahiptir ve bu potansiyele ancak eğitimle yön verilebilmektedir. Antik dönemde beden eğitimi, müzik ve yaşına göre kategorize edilmiş bilgi şeklinde bir eğitim uygun görülmektedir. Ortaçağ'da ise çocuk küçük yetişkin olarak görülmekte, yetişkinlik sorumluluklarını üstlenmek üzere yetiştirilmektedir. İlk günah öğretisinin hakim olması nedeniyle çocuğa eğitim verilirken onun keskin, katı kurallar çerçevesinde uygulanması önerilmektedir. Ortaçağ'da Batı ile İslam filozofları arasında çocuğa bakış biraz farklıdır. Batı filozofları çocuk konusunda daha keskin görüşlere sahiptir, İslam filozofları ise çocuğun anlayabileceği türden bir eğitim, öğretimin olması gerektiğini ifade etmektedir. Genel olarak toplumsal kabulde çocuğa yönelik katı tavrın korunması gerektiği vurgulanmaktadır. Modern Dönem'de ise çocuk bir bireydir. Kendine ait duygu ve düşünceleri bulunmaktadır. Onu doğru yönlendirmek, onun kişiliğinin oluşmasında en temel noktadır. Çocuk, kendisine öğretilen neyse onu uygulamaktadır. İyi davranış ve alışkanlıklar ancak sık uygulama yoluyla kalıcı hale gelmektedir. Modern dönem filozofları çocuk eğitiminde temel olarak şiddet, baskı ve ceza yöntemlerinin temel olmaması gerektiği görüşüne sahiptir. Çocuk için sevgi esastır ve bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Modern dönemde eğitim, toplumsal olarak ve çocuk açısından elzem görülmektedir. Eğitimde yer alan yalnış uygulamaların değiştirilir, çocuğa verilen değerin artar ve bu dönemde eğitim sevgi odaklıdır. Bu bakış açısı günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Çocuk, tarihsel süreçte anlamca değişmiş, potansiyeli değerlendirilmesi gereken bir birey olarak kabul edilmiştir. Çocukta doğası gereği yer alan özellikler ve durumlar günümüzde değer görmekte, eğitim-öğretim de ona göre düzenlenmektedir. Temel eğitimin yanısıra kültürel ve toplumsal yaşama katılan çocuk, filozofların görüşlerinde de yer aldığı üzere, hem sevgiyi hem de saygıyı hak eden bir birey olmaktadır.