Özet:
Osmanlı Devleti?nde Tanzimat döneminde başlayan batılılaşma hareketlerinin en önemli ortak paydası devletin kurtarılması sorunu olmuştur. Osmanlı Dönemi?nde ıslahatlarla kendini gösteren bu süreç, yine bu süreçte yetişen aydınların gerçekleştirdikleri Cumhuriyet Devrimi ile taçlanmıştır. Demokrasinin olmazsa olmazı siyasal partilerdir. Çok partili siyasal yaşama geçmek demokratik bir Cumhuriyet idealini ortaya koyan Türkiye Cumhuriyeti için dönüm noktalarından biridir. II. Dünya savaşından sonra mevcut şartlar gereği ülkede başlayan liberalleşme ve demokratikleşme çabalarının yoğunlaşması CHP içinde ve toplumsal alanda ba?layan muhalefet hareketlerinin baş göstermesi yeni bir parti kurulacağı beklentisini de beraberinde getirmiştir. Cumhuriyet Halk Fırkası 1945 yılına kadar tek parti olarak kalmıştır. II. Dünya Savaşı sonrası, ülke içinde ve dışında oluşan gelişmeler, çok partili hayata geçişi mecbur kılmıştır. 1940?lı yıllar Türkiye açısından dünya savaşı ve savaşın getirmiş olduğu bir takım etkiler sebebiyle önemlidir. Bu dönem özellikle Türkiye?nin savaş sonrasında yüzünü Batı?ya dönme politikalarının ele alındığı bir dönemdir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti kendini bu kültüre uydurmaya çalışmış ve otomatikman demokratikleşme hareketinin içerisine sokulmuştur. Nitekim II. Dünya Savaşı sonrasında baskıcı ve diktatör rejimler tarihe karışmıştır. Öyle ki çok partili siyasal hayata geçmek ülkemiz açısından da kaçınılmaz olmuştur. Dünya Savaşları?nın toplumda yarattığı ekonomik, toplumsal ve siyasal anlamdaki etkiler, dış politik gelişmelerin de etkisiyle 1946 yılında Türkiye Cumhuriyeti?nin çok partili siyasal hayata geçişi gerçekleşmiştir.