Özet:
Şirket yönetim kurullarının mercek altına alınması, kurumsal yönetimin finansal boyutunu ilk kez ortaya koyan, Cadbury (1992) raporu ile gerçekleşmiştir. Bu alandaki akademik çalışmalar da yaklaşık olarak aynı dönemde, Hermalin ve Weisbach (1991) çalışması ile hız kazanmıştır. Bu iki çalışmayı izleyen yıllardan günümüze kadar olan dönemde ise, yönetim kurullarının yapısı, üye sayısı, yönetim kurulu başkanı ve icra başkanı ayrımı, ve bağımsız üye sayısı gibi değişkenler pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan piyasalar için yapılan çalışmalarda irdelenmiştir. Ancak, elektronik ortamda indirilebilen veri yokluğu nedeniyle, yönetim kurulu üyelerinin detaylı özelliklerinin (örn. Mezun olduğu üniversite, daha önceki iş tecrübesi, vs.) firma performansına etkisi olup olmadığını incelemek mümkün olamamıştır.Literatürdeki bu boşluğu doldurmak amacıyla, bu çalışmada, İstanbul Menkul Kıymetler Borsasında (İMKB) işlem gören şirketlerin yönetim kurullarının yapısı ve üyelerinin özellikleri ile firma performansı arasında bir ilişki tespit edilip edilemeyeceği sorgulanmaktadır. Bu amaçla, İMKB'ye kayıtlı tüm firmaların 2010 yılına ait verileri ve 2.851 yönetim kurulu üyesine ait detaylı veriler derlenmiş ve lojistik regresyon analizi aracılığıyla incelenmiştir.Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, firmaların halka açıklık oranları ve yönetim kurulu (YK) üye sayısı arttıkça firma performansı azalmaktadır. YK üyelerinin şu an çalıştığı firmanın sektörü ile bir önceki çalıştığı firmanın sektörünün birbirinden farklı olmasının firma performansını olumlu etkilediği tespit edilmiştir. Ayrıca, lisans eğitimini Ankara Üniversitesi'nde tamamlamış olan yöneticilerin performansı, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi'nde ve İstanbul Üniversitesi'nde tamamlamış yöneticilerin performansından daha yüksektir. Ancak, YK üyelerinin yaşı, cinsiyeti, kaç yıldır aynı firmada çalıştığı ile firma performansı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir. Bu bulgular, tek bir yıla ilişkin verilerin kullanıldığı ve içsellik kısıtları göz önünde bulundurularak yorumlanmalıdır.