Abstract:
Günümüzde özellikle kadın hareketi eylemcileri ve feministlerce eril olarak görülen siyasal tarih, başlangıcından günümüze değin içeriğinde bir tahakküm ve sömürü pratiği taşımaktadır. Kadın bedeni üzerinden şekillenen eril iktidar, kadını siyasal ve toplumsal süreçlerden dışlamakla kalmayıp onu ikincil bir konuma yerleştirmiştir. Yüzyıllarca süregelen bu olgu 18. yüzyıldaki liberal feminist hareketin ortaya çıkması ve sonrasında da suffraget hareketiyle birlikte siyasal hayatın bir parçası haline gelen ?kadın?, 20. yüzyılda feminist hareket ile birlikte söz konusu alanda ?iddiasını? güçlendirmiştir. Bu çalışmanın ilk bölümü bu iddianın kuramsal ve tarihsel boyutunu hem dünya genelinde hem de Anadolu ve Türkiye özelinde ele almaktadır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise Türkiye'de yerel yönetimler özelinde kadın belediye başkanlarının, seçme ve seçilme hakkını elde ettikleri 1930 yılından günümüze kadar ki siyasi profilleri çıkarılmış; yanı sıra 2004 seçimlerinde seçilen kadın belediye başkanlarının meclisteki siyasi parti dağılımları göz önüne alınarak her partiden bir kadın belediye başkanı ile derinlemesine mülakat yapılmıştır. Bahsedilen kuramsal çerçeve ve bu çalışmayla elde edilen ampirik veriler ışığında kadın belediye başkanlarının Türkiye'de yerel yönetimler düzleminde özgün bir dönüşüm gerçekleştirip gerçekleştiremedikleri irdelenmiştir.