Özet:
Toplumsal cinsiyet örüntüsü olarak erkeklik, toplumsal cinsiyet stereotiplerinin sağlam yapısı içinde önemli bir olgudur. Erkekliğin yaşanış ve algılanış şekilleri farklılık göstermektedir ve bu bağlamda farklı erkeklik örüntülerinin söz konusu olduğu ifade edilebilir. Söz konusu bu farklı erkeklik örüntüleri içinde hakim olan, kendini toplumsal cinsiyetin hiyerarşik yapısı içinde kadınlardan ve diğer erkekliklerden üstün bir konuma yerleştiren, sert, güçlü ve heteroseksüel olan erkeklik örüntüsü, kendi devamlılığını sağlamak ve hegemonyasını sürdürmek için, tanımlanan ideallerin dışında kalan ?diğer?lerini ötekileştirerek tabi kılar. Erkekliğin egemen söyleminin ötekileştirerek tabi kıldığı en önemli gruplardan biri eşcinsellerdir. Söz konusu tabi kılma sürecindeki en etkili araç homofobidir. Bu bağlamda homofobi, egemen erkeklik örüntüsünün, eşcinselleri tabi kılmak için kullandığı güçlü ve önemli araçtır.Literatür taraması yönteminin uygulandığı, teori ve pratik arasındaki ilişkinin incelendiği bu çalışmada, Türkiye'de erkekliğin egemen söylemi ve eşcinsellik arasındaki ilişki tartışılmaktadır. Türkiye'de genel olarak eşcinsellik, toplumsal cinsiyet örüntülerini muğlaklaştıran ve toplumsal düzeni bozan bir olgu olarak algılanmaktadır. Bu bağlamda erkek eşcinselliği de erkekliğin onaylanmayan bir örüntüsü ve erkekliği tehdit eden bir pratik olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal ve kültürel yapının hakim erkek egemen ve heteroseksüel yapısı içinde eşcinsel bireyler ötekileştirilmekte, ayrımcılığa uğramakta, homofobiyle yüzleşmekte ve bütün bunlarla mücadele etmek için sosyal bir hareket olarak örgütlü bir şekilde hareket ederek politik platformda kendi söylemlerini oluşturmaktadırlar.