Abstract:
Bu araştırmada, TÜSİAD'ın söylemleri aracılığıyla devletin iktisat politikası araçlarını neden ve nasıl dönüştürdüğünün 24 Ocak kararları ve izleyen süreç bağlamında eleştirel bir incelemesinin yapılması amaçlanmıştır. Ekonomik eylemlerin, başta kendi faaliyet çevreleri olmak üzere, ulusal iş sistemi ve dünya sistemi olarak adlandırdığımız iç içe geçmiş kurumlar ve ilişkiler ağından oluşan bir sosyal doku içinde yerleşik olduğu bilinmektedir.Çalışmanın ilk bölümünde bu yerleşikliğin ulusal kaynakları olarak, her ülkenin kendine özgü bir kurumsal mantık, bir otorite ilişkileri modeli, bir ulusal iş sistemi yaratmasına neden olan tarihsel geçmişinin, kültürünün ve sanayileşmeye giriş zamanının belirleyici olduğu kurumsal yapısı incelenmiştir. İkinci bölümde Dünya Sisteminin örgütlenmesi incelenmiştir. Dünya Sisteminde iki örgütlenme dönemi ve bu dönemlerde Türkiye'nin Dünya sistemine nasıl ve hangi koşullarda eklemlendiği ve bu örgütlenme tarzlarında devletin yeniden hangi araçlarla ve nasıl biçimlendirildiği sırasıyla ele alınmıştır. Kendini kuşatan bu kurumlar ağı içinden TÜSİAD'ın nasıl sıyrılıp da içinde yerleşik olduğu ve varlığının temeli olan devleti yeniden inşa girişiminde bulunabildiği, çalışmanın üçüncü bölümünde `kurumsal girişimcilik' kavramına başvurularak incelenmeye çalışılmıştır.Bu çalışmada, Radikal Hümanist Paradigmanın kuram oluşturma yaklaşımı ve bu paradigma içinde Eleştirel Kuram, soruşturma yaklaşımı olarak tercih edilmiştir. Yöntem olarak, eleştirel kuramın temel varsayımlarıyla uyumlu ve onun metodolojisi olan Eleştirel Söylem Analizi (ESA) esas alınmıştır. ESA'nin ayrıntılı dilbilgisel analizleri çok sayıda metin üzerinden çalışmada zorluk yaratmakla birlikte metin, etkileşim ve bağlamı birlikte analiz etmesi açısından, daha etraflı sonuç almada isabetli bir seçim olmuştur. Araştırma modeli olarak ise Seo ve Creed'in kurumsal kurama uyarladığı Benson'un diyalektik yaklaşımı kullanılmıştır. Modelin kuramsal çerçevesi, uygulamada güçlü aktörlerin başlattığı değişimi kapsayacak şekilde deneysel olarak genişletilmiştir. Analiz iki aşamalı olarak yürütülmüştür. Analizin ilk bölümünde TÜSİAD'ın söylemleri aracılığıyla devleti yeniden inşa girişimleri TÜSİAD metinleri üzerinden incelenmiştir. İkinci aşamada ise dönem yazını ve basın derlemeleri üzerinden, TÜSİAD'ın söylemindeki önerilerin pratikte bir yapısal dönüşümle sonuçlanıp?sonuçlanmadığı incelenmiştir.Analizin sonuçları, TÜSİAD'ın söylemleriyle devletin iktisat politikası araçlarının dönüşümünde öncülük ettiğini, üstelik iktisat politikalarını da aşan hayli kapsamlı bir kurumsal girişimcilik örneği sergilediğini göstermiştir. Araştırma bulguları, TÜSİAD'ın bu süreci tek başına yönetmediği, siyasi, askeri, entelektüel ve uluslararası çevrelerle işbirliği yaptığını göstermiştir. TÜSİAD'ın kurumsal girişimci olarak ortaya çıkmasında, kendi konumu, ülke koşulları ve uluslararası koşullardan kaynaklanan pek çok iç ve dış etmenin etkili olduğu görülmüştür. TÜSİAD'ın mevcut kurumsal düzenlemeler içinde çıkarlarının zedelenmesi ve maruz kaldığı çeşitli kurumlar arası çelişkiler, böyle bir girişime kalkışmasına neden olmuş ve kurumsal ve sosyal statüsü ise değişimi olanaklı kılmada kendisine yardımcı olmuştur.Mevcut sosyal sistem içinde yerleşik, çıkarları kurumsal yapı tarafından fazlasıyla karşılanan TÜSİAD'ın uzun süre maruz kaldığı çelişkiler, diğer aktörler karşısında egemen konumunun aşınmasına neden olmuştur. Bu durum, diyalektik yaklaşımın kavramlaştırmasıyla kurbanlaşan TÜSİAD'ın, içinde yerleşik olduğu yapı ile arasına mesafe koyarak mevcut kurumlara eleştirel bakmasına neden olmuştur. Uluslararası kurumsal yapı ile ulusal kurumlar ve büyük burjuvazi arasındaki karşılıklı bağımlılıkların gücü, bu kurumların birbirinden bağımsız alternatif reçeteleri uygulamalarını ve dereceli bir değişimi mümkün kılmamıştır. Dünya sisteminin eşzamanlı krizi, şok etkisi yaratarak içerde yaşanan krizi derinleştirmiş ve TÜSİAD'ın yerleşik yapılardan kolektif bir kalkış yaratmasına yardımcı olmuştur. Maruz kaldığı kurumsal çelişkileri kendi çıkarları lehine kullanan TÜSİAD, böylece radikal bir değişim için diğer aktörleri ve kaynakları harekete geçirebilmiştir.TÜSİAD'ın ulusal ve uluslararası farklı kurumsal yapılar arasında sınır köprüsü konumunda olması, kendisine değişim için gerekli olan alternatif çerçeveyi sağlamada yardımcı olmuştur. Kurumsal ağ içindeki güçlü konumu ise çok çeşitli kaynakları harekete geçirmesini ve uluslararası ve yerel pek çok aktörün desteğini kazanmasını kolaylaştırmıştır. Araştırma sonuçları, seçilen modelin uygulamada kullanışlı bir çerçeve sağladığını ve modelin çerçevesinin güçlü aktörlerin başlattığı değişimi de açıklamak üzere genişletilebileceğini göstermiştir.TÜSİAD'ın söylemsel stratejisinde sorunsallaştırılan alanların, bu kurgusal çerçeveye hayli uygun olarak yeni kurumlar ve kurallar olarak somutlaştığı görülmüştür. Yeni yönetim yapısının kurumları, devletin piyasa aktörleriyle eşit koşullarda iktidarı paylaştığı üst kurullar olarak ortaya çıkmıştır. Yönetim merkezileşmiş ve kişiselleştirilmiş, kurumlar parlamenter denetimin dışına çıkarılmış ve devletin iktisat politikası araçlarının kontrolünün piyasaya geçtiği bulgulanmıştır.