Abstract:
Uzun süre boyunca, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde basın ve medya, önce sömürge dönemi, diktatörlük rejimi, sonra da geçici bir rejim ile hükümet tarafından baskı altında yönetilmiştir. Bu dönemde, her şeyiyle hükümet tarafından finanse edilerek baskı altında tutulan basının tek bir görevi yerine getirilmesi bekleniyordu; yapacağı yayın ve yayımlarla hükümeti memnut etmek. Monopartism bir mantığa sahip olan hükümet için basın, hükemetin propagandasını yapan bir araç haline gelmiştir. Hükümet için basının varlığı ancak kendi propagandasını yapması, onun düşüncelerini kitlelere aktarması şartı ile varlığı tanınabilir ve finanse edilebilir bir kurumdur. Günümüzde ise basın teoride tamamen özgür görünmekle beraber uygulamada tam tersi bir anlayış hakim olmaktadır. Günümüz basının veya medya yapısının sahip olduğu haklar çoğulculuk, basının bağımsızlığı ve kendi kendini finanse etme özgürlüğü gibi temel ilkelerdir. Medya yapılanmasında çoğulculukanlayışı hakim olduğu için, hükümetin bu alanda etkisi ve sahipliği giderek azalmaktadır. Bu çalışmanın amacı bugün basının sahipleri kimler olduğunu, finans kaynaklarının neler olduğunu ortaya koyabilmektir. Kongo'nun tüm illerinde yazılı medya, radyo ve televizyon kanallarının sahiplerini bulmak için araştırmalar yapılmıştır. Araştırma, ülkede yerel ve özel medyanın baskın olduğunu ortaya koyarken, medyanın mülkiyetinin, çoğunlukla iş insanı ve politikacıların elinde olduğunu göstermektedir. Daha sonra dini mezhepler, topluluk grupları ve kendi kendini finanse eden yerel ve özel gruplar gelmektedir. Araştırmalar yine medya sektöründe çok fazla özel uluslararası kanal olmadığını ve kamu televizyonun, radyosunun birden fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca, Kongo'daki medya yapılanmasında güçlü bir tekelleşme olmadığı, yatay tekelleşmenin ise en fazla dört şirkete kadar çıktığı belirtilmiştir. Küreselleşme açısından, sadece ülkede kurulan iki televizyon kanalını baz alırsak, araştırmalar küreselleşmenin medya yapılanmasında çok da güçlü olmadığını göstermektedir. Ancak aynı araştırma bize, eğer küreselleşme varsa da, bunun daha çok uydu aboneliği üzerinden sunulan kanallar üzerinden olduğunu göstermektedir. Dikkat edilmesi gereken konu, bu küreselleşme etkisindeki kanallar, yerel kanalları kontrol altına alması veya onların yayın politikasını etkilemesidir.