dc.description.abstract |
İnsanlık ile yakın geçmişe sahip olan suç, yine insanlık tarafından ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Bu anlamda suçluya karşı farklı tavırlar alınmış ve suçlunun suça yönelik davranışına karşı savaş açılmıştır. Bu savaş suçu yok etmek ve suçluyu da cezalandırarak suça yönelik davranışından uzaklaştırmak yönlü olmuştur. Böylelikle suç ile birlikte cezalandırma yöntemleri de gelişmiştir. İlk başta bu yöntemler sonraya oranla daha sert ve vahşi düzeyde olmuş ve zamanla bu durum olumsuz karşılanmıştır. Bu sebeple de cezalandırma yöntemleri yumuşatılmış ve bundan dolayı yeni yöntemler gelişmiştir. Bu yöntemler arasında en fazla rağbet göreni de hapis cezası olmuştur. Hapis Cezası Avrupa merkezli olarak 16. yüzyılda ortaya çıkmış ve 17. ve 18. yüzyılda gelişmeler göstererek Avrupa'da yayılmıştır. Osmanlı Devleti ise hapis ve hapishane olgusu ile 19. yüzyılda tanışmış ve bu yüzyılda bütün Osmanlı coğrafyasında yaygınlık göstermiştir. Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile birlikte Osmanlı Devleti'ne giren hapis cezası, 1841, 1851 ve 1858 tarihlerinde çıkarılan ceza kanunnameleri ile yasal olarak devlete yerleşmiştir. 1846 yılı itibariyle de Osmanlı'nın her vilayet ve kaza merkezinde birer hapishane inşa edilmeye başlanmıştır. Her vilayet ve kaza merkezinde inşa edilmeye başlayan hapishaneler, Teke Sancağı'nda da aynı zamanda görülmeye başlamıştır. Sancağın merkez kazası olan Antalya'da ilk başlarda hapishane olarak, hükümet konağı içerisindeki iki oda kullanılmıştır. Daha sonra 1873 yılında yeni bir hapishane inşa edilmiştir. Ancak yeni hapishanenin harabe haline gelmesi ve mahkûmlara yeterli gelmemesi sebebiyle zaruri olarak 20. yüzyılın başında yeni bir hapishane inşa edilmiştir. Gerek eski hapishanelerde gerekse de yeni hapishanede pek çok sağlık ve ekonomik sorunları yaşanmıştır. Bu sıkıntılar pek çok zaman da mahkûm ve memurlara yansımıştır. Teke Sancağı'nın bütün kazalarındaki kadın hapishaneleri ise genellikle kiralanan haneler olmuştur. Sadece Antalya Hapishanesi'nin inşası sırasında hapishane içerisine kadınlar için de iki odalı bir hapishane tahsis edilmiş olması sebebiyle, 20. yüzyıldan itibaren merkez kazasının bir kadın hapishanesi olmuştur. Teke Sancağı'nın diğer kazaları olan Akseki, Alanya, Elmalı ve Kaş kazalarında hapishane olarak sadece hükümet konaklarının bodrum katları kullanılmıştır. Hiçbir zaman müstakil hapishanesi olmayan bu kazaların hapishanelerindeki durum ise yine Antalya Hapishanesi ile farklı olmamıştır. Hapishanelerin düzeni, sıhhi şartları ve mahkûmların sorunlarına dair konularda sürekli sıkıntılar yaşanmıştır. Hükümet konaklarının bodrum katındaki bu hapishaneler, arşiv belgelerinde havasız, dar, rutubetli, karanlık ve hastalık yayıcı olarak ifade edilmiştir. Osmanlı'nın son dönemlerinde Teke Sancağı'nın kazası haline gelen Korkuteli, Finike ve Manavgat kazalarında da hapishane olarak yine hükümet konaklarının bodrum katları kullanılmıştır. Devletin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar hapishanelere de yansımıştır. Bu sebeple ilk başta Teke Sancağı'nda, sağlık koşullarına uygun hapishane inşa edilememiştir. İlerleyen süreçte sadece merkezde bir hapishane yapılsa da yine ekonomik sebeplerle diğer kazalarda hapishane inşa etmek mümkün olmamıştır. Sağlıklı hapishanelerin inşa edilemeyişi doğal olarak mahkûmlara yansımıştır. Teke hapishanelerinde bulunan mahkûmların pek çok zaman sağlıklarının bozuk olduğu görülmüş ve hatta bu hastalıklar nedeniyle ölümler dahi gerçekleşmiştir. Ekonomik sıkıntılar ayrıca hapishane memurlarına da yansımıştır. Düşük maaşlar nedeniyle görevlerini yerine getirmeyen memurlar, hapishane ile ilgilenme konusundan mahkûmların ihtiyaç ve sağlıklarına kadar pek çok konuya ilgisiz ve kayıtsız kalmışlardır. Düşük maaşlar aynı zamanda memurları yolsuzluk olaylarına yöneltmiş ve bu sebeple görevlerinden alınan memurlar olmuştur. Memurların kayıtsızlıkları ayrıca firar olaylarına da zemin hazırlamıştır. Teke hapishanelerinden pek çok mahkûm firara kalkışmış, firarlar gerçekleşmiş, firar esnasında ölümler meydana gelmiş ve hatta firar ettikten sonra hiç yakalanamayan suçlular olmuştur. Mahkûmlar, memurlar ve hapishaneler devamlı olarak Osmanlı Devleti'ne sıkıntılar çıkarmıştır. Osmanlı Devleti'nin son döneminde devletin ekonomik, siyasi ve sosyal sıkıntılarının üzerine hapishane ve hapishaneye dair diğer sıkıntılar eklenmiştir. En önemlisi hapishanelerin giderleri devlet için daha da büyük sıkıntılara neden olmuştur. |
en_US |