Abstract:
Yirminci yüzyıl mimarlık kuramında önemli izler bırakan Alman filozof Martin Heidegger'in (1889-1976) mesken tutma kavramını ortaya koyduğu dönemin koşullarından günümüze değin hızla artan bir ivmeyle gelişen teknoloji ve değişen dünya algısı insanın yer, zaman, mekân, hız gibi kavramları algılayış biçimini de sürekli olarak değiştirmiştir. Söz konusu dönüşümlerden hareketle bu çalışmada, Heidegger'in yirminci yüzyılda mimarlığa ilişkin olarak geliştirdiği tartışmaların ve vurguladığı kavramların erken yirmi birinci yüzyıl koşullarındaki süreklilikleri ve karşılıkları incelenmekte ve güncel girdiler çerçevesinde mimarlığın insanın mesken tutmasına aracılık edebilmesini sağlayan koşullar tartışılmaktadır. Mesken sözcüğü doğrudan barınma işlevi ile ilişkilendirilse de barınma haricindeki işlevlere sahip olanlar dâhil olmak üzere tüm mimari yapılar insanın mesken tutma, başka bir deyişle mekânsal deneyim üzerinden çevresini anlamlandırma ve varoluşunu temellendirme süreçlerini etkiler. Makrokozmos-mikrokozmos arayüzünde kurgulanan her türlü mimari yapı, insanın yapılı çevre ile farklı ölçeklerde karşılaşmalarının gerçekleştiği, gündelik hayatı örgütleyen yaşantı ve deneyim hallerini içeren kendi arayüzlerini üretir. Çeşitli işlevlere sahip yapılarda mimari tasarım aracılığıyla mesken tutmanın gerçekleşebilmesi için insanın yapı ile kurduğu ilişkinin fiziksel, zihinsel, duyusal ve algısal deneyim zenginliğini içermesi ve bu çok boyutlu deneyime sahne olan arayüzlerin yere ve zamana referans verecek şekilde kurgulanması gerekir. Bu tezde yer ve mesken kavramlarına ilişkin olarak yukarıda açıklanan bağlamda geliştirilen tartışmalar ışığında insanın mimari yapı ile karşılaştığı farklı ölçekler makrokozmos ve mikrokozmos kavramlarına başvurularak tanımlanmaktadır. Bu çerçevede mesken tutma kavrayışının makrokozmos ölçeğindeki karşılaşma arayüzleri imge, mikrokozmos ölçeğindeki karşılaşma arayüzleri ise atmosfer kavramlarına değinilerek açıklanmaktadır. Makrokozmos-mikrokozmos ölçeklerinde insanın mimari yapı ile karşılaşma arayüzlerinde mesken tutma kavrayışının gelişmesini sağlayan tasarım ölçütleri tez kapsamında, fiziksel çevre duyarlılığı, kültürel bellek duyarlılığı, kütle-mekân kurgusunun deneyimselliği, tektonik farkındalık ve duyusal temas potansiyelleri olarak tanımlanmıştır. Güncel mimarlık örneklerinin bu kuramsal çerçevede tanımlanan tasarım ölçütleri açısından incelenmesi ile yirmi birinci yüzyıl koşullarında mesken tutmanın gerçekleşebilmesi için insanın mimari tasarım ile karşılaşma arayüzlerinin sahip olması gereken nitelikler irdelenmektedir.