Abstract:
Koloni Çökme Bozukluğu (CCD) olarak adlandırılan küresel bal arısı koloni kayıplarının bir numaralı sorumlusu ektoparazitik akar olan Varroa destructor gösterilmektedir. Bal arılarının karşı karşıya olduğu bu sorun yakın zamanda dünyanın ekolojik dengesini de bozabilecek bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. Uzun zamandır Varroa'ya karşı organik asitler, insan sağlığını da tehdit eden kimyasallar, esansiyel yağlar ve mekanik yöntemler kullanılmaktadır. Ancak, tüm bu uygulamalara rağmen istenilen sonuçlar elde edilememiştir. Yapılan araştırmalar, bazı bal arısı kolonilerinin diğerlerine göre belli hastalık veya zararlılara karşı daha yüksek düzeyde direnç veya duyarlılık gösterdiğini ortaya çıkarmıştır. Genetik temele dayanan direnç mekanizmalarından biri de tımar davranışıdır. Gerçekleştirilen tez çalışmasında, Türkiye'de yaygın olarak kullanılan bal arısı ırklarından; Anadolu (Apis mellifera anatoliaca), Kafkas (Apis mellifera caucasica), Karniyol (Apis mellifera carnica), İtalyan (Apis mellifera ligustica) ve Suriye (Apis mellifera syriaca) ırkları materyal olarak seçilmiştir. Bu bal arısı ırklarını temsilen 20 adet işçi arının Varroa destructor'a karşı tımar davranışı tepkilerinin in vitro koşullarda belirlenmesi amaçlanmıştır. Buna göre, literatürde bal arılarında tımar davranışı ile ilişkili olduğu bildirilen 3 aday genin (Nöroksin-1, Ataksin-3 ve Atlastin) ifade miktarları araştırılmıştır. Seçilen aday genlere özgün primer çiftleri ve SYBR Green floresan boya kullanılarak gerçekleştirilen RT-qPCR (Ters Transkripsiyon-kantitatif Polimeraz Zincir Tepkimesi) yöntemiyle moleküler düzeyde tımar davranışı belirlenmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre; fenotipik olarak 5 bal arısı ırkı arasında tımar davranışı bakımından istatistiksel bir fark bulunamamıştır. Tımar davranışı ile ilgili aday genler olan Nöroksin-1, Ataksin-3 ve Atlastin genlerinin ifade seviyeleri, ırklar arasında anlamlı farklılıklar göstermiştir. Fakat tımar davranışının ilgili aday genlerin ifade seviyesi ile ilişkisi olmadığı saptanmıştır. Gen seviyesinde tımar davranışının bal arısı ırkları arasında ilk kez karşılaştırıldığı bu çalışmanın sonuçlarına göre tımar davranışı ile ilgili daha fazla moleküler çalışmaya ihtiyaç duyulduğu görülmektedir.