dc.description.abstract |
Dünya nüfusunun hızlı bir ivme kazanarak artması evrensel gıda ürünlerine olan talebin artmasına sebep olmakta ve beraberinde bu talebin karşılanabilmesi gerektiği için pestisit kullanımının önemli bir oranda artışına neden olmaktadır. Yeterli düzeyde ürün elde edebilmek amacıyla pestisit kullanımı her geçen gün hızla artarken beraberinde insan ve diğer canlıların, onların yaşadığı çevrenin pestisitlere maruz kalması kaçınılmazdır. Maruziyet insan ve diğer canlıların sağlığına zarar verebilecek boyutta tehdit edebilmektedir. Bu tehdidin boyutunun tespit edilebilmesi için araştırmaların yapılması büyük bir önem arz etmektedir. Pestisitlerin kullanımının canlılarda verebileceği en önemli zarar kuşkusuz genetik materyal olan DNA'da meydana gelecek hasarlardır. Genetik materyalde meydana gelebilecek hasarların tespitinde çok çeşitli model organizmalar kullanılmaktadır; ancak en yaygın model organizma ökaryotik bir model organizma olması ve çalışmaların da in vivo koşullarda yapılabilmesi bakımından Drosophila melanogaster'dir. Bu nedenle bu tez çalışmamızda genetik yapısı bakımından büyük oranda insanlarla benzerliği bulunan ökoryatik bir model organizma olan D. melanogaster'de in vivo bir test yöntemi olan kanat somatik mutasyon ve rekombinasyon testi (SMART) kullanılarak, normal ve yüksek metabolik aktiviteye sahip bireylerden elde edilen 72 ± 4 saatlik transheterozigot larvalarına, insektisit grubundan Tip I sınıfı düşürücü etkiye sahip Tetramethrin (1, 5, 25, 50 ve 100 ppm) ve S-bioallethrin (0.1, 0.5, 1, 5 ve 50 ppm) ile kimyasallarda sinerjist etki sağlayarak daha fazla etkili olmalarını sağlayan Piperonil bütoksit (PBO) (1, 5, 25, 50 ve 100 ppm) tek başına uygulamaları ve PBO + S-bioallethrin ( 25 ppm PBO + 0.5, 1 ve 5 ppm S-bioallethrin) ile PBO + Tetramethrin (25 ppm PBO + 3.125, 6.25 ve 12.50 ppm Tetramethrin) birlikte uygulamaları yapılarak oluşturabileceği genetik hasarlarının boyutları araştırılmıştır. Çalışmamızda normal ve yüksek metabolik aktiviteye sahip D. melanogaster bireyleri kullanılması ile olası genetik etkilerin kimyasalın kendisinden mi yoksa parçalanma ürünlerinden mi kaynaklı olduğunun tespiti amaçlanmıştır. Drosophila SMART yöntemi kanat imajinal disk hücrelerinde delesyon, nokta mutasyon, ayrılmama ve rekombinasyon sonucunda meydana gelen genetik değişimler ve bu değişimlerin fenotipte mutant trikomlar olarak gözlenebilmesi esasına dayanır. Çalışmamızda kullanılan pestisitlerin Drosophila larvalarının kanat imajinal disklerinde meydana getirdiği genetik değişimlerin bir sonucu olarak fenotipe yansıyan mutant trikomlarının tespit edilmesi ile sonuçlar değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda; normal metabolik aktiviteye sahip bireylerde Tetramethrin, S-bioallethrin ve PBO'nun tek başına uygulanan tüm dozlarının klon frekanslarında nispeten kontrol grubuna göre istatistiki açıdan önemli olmayan azalma saptanmıştır. Normal bireylerin birlikte uygulama dozlarından 25 ppm PBO + 6.25 ppm Tetramethrin ve 25 ppm PBO + 12.50 ppm Tetramethrin dozunun klon sayısı göreceli olarak kontrol grubuna göre daha yüksek çıksada diğer taraftan birlikte uygulamaların dozlarında toplam klon sayısında bir azalma gözlenmiştir. Ancak bu ortaya çıkan farklar istatistiksel olarak önemli değildir. Yüksek metabolik aktiviteye sahip bireylerde tek başına uygulamalarda S-bioallethrin ve Tetramethrin'in bütün dozlarının klon frekanslarında kontrol grubuna göre nispeten bir artış gözlenmiş ancak istatistiki olarak kontrol grubundan farksız olmadığı belirlenmiştir. PBO'nun tek başına uygulanan dozlarında 50 ve 100 ppm'de klon frekansını azalttığı gözlenirken 1, 5 ve 25 ppm dozlarında ise kontrol grubuna göre artış olduğu görülmesine rağmen istatistiksel önemde değildir. Yüksek metabolik aktiviteye sahip bireylerde birlikte uygulamalarda 25 ppm PBO + 6.25 ppm ve 25 ppm PBO + 12.50 ppm Tetramethrin dozunda toplam klon sayısında istatistiksel önemde olmayan bir artışla birlikte uygulanan diğer dozlarında klon frekansında kısmen bir düşüş gözlenmiştir. Elde edilen normal ve yüksek metabolik aktiviteye sahip bireylere yapılan bütün uygulamalarda klon frekanslarındaki değişimlerin istatistiksel önemde olmadığı saptanmıştır. |
en_US |