Özet:
Bu çalışmanın amacı, beş yaş çocuklarının sözel metinlerindeki tutarlılık, bağlaşıklık ve tümce özelliklerinin betimlenmesidir. Tarama modelinde yürütülen araştırmanın katılımcıları, dört farklı okulda öğrenimini sürdüren beş yaş grubunda toplam 110 çocuktur. Araştırmanın verileri, katılımcıların konuşmalarından alınan sözel metinlerin incelenmesi yoluyla toplanmıştır. Verilerin elde edilmesi için iki araç kullanılmıştır. Tümce özelliklerini saptamak için alanyazın taranarak ve uzman görüşüne başvurarak bir Tümce ve Metin Değerlendirme Formu oluşturulmuştur. Buna ek olarak, tutarlılık ve bağlaşıklık araçlarından gönderim, eksilti, değiştirim ve bağlayıcılara ilişkin dereceli puanlama anahtarı oluşturulmuştur. Bu anahtar yeterli, kabuledilebilir ve yetersiz olmak üzere üç derece içermektedir. Dereceli puanlama anahtarının güvenilirliğini belirlemek için iki farklı değerlendirmecinin yaptığı değerlendirmeler karşılaştırılmış ve değerlendirmeciler arası uyuşum .94 olarak hesaplanmıştır. Verilerin çözümlenmesi sürecinde, çocuklardan toplanan sözel metin kayıtları yazıya dönüştürülmüştür. En az sekiz tümceden oluşan ve konusunu çocukların kişisel yaşantılarından alan kısa metinler önce tümce özellikleri bakımından incelenmiştir. Daha sonra aynı metinler, metinsellik ölçütlerinden tutarlılık ve bağlaşıklık araçlarının kullanım düzeyine göre değerlendirilmiştir. Son olarak, elde edilen sayısal verilere betimsel ve kestirimsel çözümleme teknikleri uygulanmıştır. Betimsel istatistiklerden yüzde ve frekans hesaplamasına, kestirimsel istatistiklerden bağımsız gruplar için t-Testi ve tek faktörlü varyans analizi tekniklerine başvurulmuştur. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre çocuklar oluşturdukları sözel metinlerde yüklemin türü bakımından en çok ad tümcesi, yapı bakımından en çok basit tümce ve öğelerin dizilişi bakımından en çok kurallı tümce kullanmıştır. Kurulan tümcelerin çoğunluğunun sözdizimsel ve dilbilgisel nitelikleri açısından kabuledilebilir olduğu, başka bir deyişle ölçünlü dili kullanımına yakın özellikler gösterdiği görülmüştür. Bağlaşıklık araçları bakımından sözel metinlerin genel olarak kabuledilebilir ve yeterli düzeyde, tutarlılık bakımından ise yetersiz veya kabuledilebilir düzeyde olduğu saptanmıştır. Sözel metinlerin bağlaşıklık düzeyi, cinsiyete ve sosyoekonomik düzeye göre farklılık göstermiştir; buna karşın okulöncesi eğitim alma süresi bakımından katılımcılar arasında anlamlı fark bulgulanmamıştır. Tutarlılık düzeyleri açısından ise cinsiyet, sosyoekonomik düzey ve okulöncesi eğitim süresine göre herhangi bir farklılık saptanmamıştır. Bu sonuçlara dayanarak, okulöncesi eğitim kurumlarında gerçekleştirilen dil etkinliklerinde çocukların dil edinim düzeylerindeki sorunlara daha çok odaklanılması önerilmiştir.