Abstract:
Medya alanında 1980 sonrası dönemde neo-liberal politikalar ve küreselleşme süreci bir dizi değişimi de beraberinde getirmiştir. Medyanın da küreselleşmeye başlamasıyla beraber küreselleşmeci neo-liberal politikaların en önemli araçlarından biri olan özelleştirme sayesinde radyo ve televizyonda kamu tekelleri kaldırılıp, özelleştirme kapsamına alınmıştır. Medya endüstrisi 1980 sonrası dönemde büyük holding patronları için yeni yatırım alanına dönüşmüş ve kısa zamanda sektördeki ticari medya kuruluşlarının sayısı giderek artmıştır. Fakat bu yeni medya ortamında çalışan kadın gazeteciler bu sektörde var olabilmek için zor çalışma şartları ile mücadele etmiş, medya alanında çalışan kadınların ikincil konumu medya patronları tarafından pekiştirilmiştir.Bu bağlamda bu çalışma medya sektöründe çalışan kadınların çalışma ortamında yaşadıkları zorlukları belirlemeyi amaçlamıştır. 1980'lerden itibaren Türkiye'yi etkisi altına alan neo-liberal politikaların etkisiyle ticari televizyon ve radyoların ortaya çıkmasıyla birlikte medya alanında çalışan kadın gazetecilerin sayısında da artış olmuştur. Fakat kadın gazetecilerin sayısındaki bu artışa rağmen bu oranın yönetim kademelerine yansımadığı, genellikle kadın gazetecilerin alt kademe pozisyonlarda çalışmayı sürdürmeleri kadın gazetecilerin yaşadığı en önemli sıkıntılardan biridir. Diğer bir konu ise medya sektörünün zor çalışma saatlerinden dolayı aile ve annelik sorumlulukları arasında kalarak yaşadıkları zorluklardır. Ayrıca anne olduktan sonra sahip oldukları yasal hakları kullanamama ya da işten uzaklaştırma gibi durumlarla da karşı karşıya kalmaktadırlar. Sonuç olarak, bu çalışma medya alanında çalışan kadın gazetecilerin karşılaştıkları engelleri ortaya çıkarırken, yönetici kademelerine giden yolda karşılaştıkları engelleri de saptamayı hedeflemiş ve kadınların daha iyi bir konuma gelebilmeleri için neler yapılması gerektiği hakkında çözüm önerileri getirmeyi amaçlamıştır.