Abstract:
Kanser hücrelerinde oksidatif stresin, hücre proliferasyonunun stimülasyonu, mutasyonların ve genetik instabilitenin artışı, antikanser ilaçlarına karşı hücresel duyarlılığın değişmesi gibi belirgin sonuçları olabilir. Buna karşıt olarak, oksidatif stresin artışı, kanser hücrelerini öldürmek için bir fırsat da sağlayabilir. Çalışmamızda kullandığımız Bleomisin, süperoksid ve hidrojen peroksid gibi reaktif oksijen türlerini üretir. Bleomisin testis kanserinin tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir ilaçtır ve bu ilacın yüksek düzeyde ROS oluşumuna yol açtığı gösterilmiştir. Oluşan bu ROS sonucunda hücrenin hayatta kalmasını sağlayan yapı taşları hasara uğramaktadır. Lipidlerden ve proteinlerden oluşan zarlar ROS hasarına karşı hassastırlar. Ayrıca ROS seviyelerinin yüksekliğinin hücrede apoptozisi indüklediği bilinmektedir. Antineoplastik ajanların, oksidanları indükleyerek kanser hücrelerini apoptozis yoluyla öldürdüğünü bildiren birçok çalışma vardır.Çalışmamızda Bleomisin'in tedavi sırasında antioksidanlarla birlikte kullanılmasının tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyebileceğini düşündük. N-asetilsistein (NAC) antioksidan olarak in vivo ve in vitro yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. NAC canlı organizmalarda üretilen ve sülfür içeren doğal amino asit türevi güçlü antioksidan özelliği olduğu bilinen bir bileşiktir. Bu nedenle Bleomisin'in testis kanseri hücre kültüründe oluşturduğu sitotoksik etki üzerinde, bir antioksidan olarak tedaviye etkisi tartışmalı olan NAC'in etkisi incelenmiştir. NAC detoksifikasyonda rol oynadığı gibi, oksidatif strese karşı hücreyi ve komponentlerini korur. Bu özelliğinden dolayı çalışmamızda NAC'ın Bleomisin'in oluşturduğu oksidatif stres üzerindeki etkileri incelenmiştir. Oksidatif stresin etkileri Protein Karbonil kiti ile ölçülmüştür.Çalışmamızda testis kanseri hücre kültürlerinde Bleomisin'in sitotoksik dozu belirledik. Kontrol, Bleomisin, NAC ve Bleomisin ile birlikte NAC olmak üzere dört deney grubu oluşturduk. Bu deney gruplarında 24, 48 ve 72 saatlik inkübasyonlar sonucunda sitotoksisite MTT testi ile belirlendi. Oksidanların, apoptozisi indükleyerek hücreleri öldürdüğünü ileri süren çalışmaların bir kısmı kantitatif değildir, birçok çalışmada apoptozis ve nekrozla ölen hücrelerin yüzde oranı tayin edilmemiştir. Bizim Kaspaz-3 ve Anneksin V kitleri kullanarak yaptığımız çalışma apoptozis ve nekrozla ölen hücrelerin yüzdelerini belirleme açısından tam anlamıyla kantitatif bir çalışma olmuştur. Tüm deney gruplarında inkübasyondan 6 saat sonra erken apoptozisi gösteren Anneksin V testi Flow Sitometri cihazı kullanılarak uygulandı. Bleomisin grubunda apoptozisin yüzdesinin en fazla olduğu ve NAC+Bleomisin grubunda ise apoptozisin istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde azaldığı belirlendi. 24 saatlik inkübasyondan sonra yapılan Kaspaz-3 deneyi sonuçları da Anneksin V testini desteklemektedir.Yaptığımız tüm deney sonuçlarına göre testis kanseri olan hastalara yapılacak olan kemoterapötik tedavinin hastalığın prognozu açısından önemli olduğunu düşünmekteyiz. Bu çalışmamızın sonuçları ROS üreterek testis kanseri hücrelerini öldüren Bleomisinin, tedavisi sırasında antioksidanlarla birlikte kullanılmasının tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyeceği görüşünü desteklemektedir.